3ü
Denizli
29 Mart, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.15
  • EURO
    34.88
  • ALTIN
    2246.4
  • BIST
    9140.7
  • BTC
    66452.8$

Hüsamettin Tat Kalbim Foçada Kaldı

Hüsamettin Tat Kalbim Foçada Kaldı
Meşhur bir türkümüz vardır. Mutlaka dinlemişsinizdir o türküyü. "Kahpe felek değirmenin döndü mü, döne döne nöbet bize geldi mi.." diye başlar türkünün sözleri. Tabi bu türkü, ömrümüzün geçmesi ve tükenmesiyle alakalıdır  ama ben onu başka bir formatta kullanmak istiyorum.

Oğlum Derviş, büyüdü nöbet sırası geldi ve geçti bile. O' Üniversite, arkasından yüksek lisans derken, onun tertipleri askerliklerini yapıp geldiler. O' da eğitimini tamamladıktan sonra, her vatan evladı gibi, gururla askere gitmek için tecilini bozdurdu ve vatan savunması için birliğine koştu. Nöbet sırası ona gelmişti artık.

Bundan birkaç hafta önce ailecek oğlumu ve kızımı da yanımıza alarak, oğlumun acemi birliği olan; İzmir-Foça Jandarma Subay Komando okuluna gitmek için yola çıktık. Mutlu ve gururlu olmanın yanı sıra, ayrılacağımızı bildiğimizden dolayı, hafiften de bir burukluk kendini göstermekteydi bizlerde. Ama hiç birimiz birbirimize belli etmiyorduk bu durumu. Çünkü bu yaşa kadar, onunla biz hiç ayrılmadık. Orta öğrenimini ve Liseyi Denizli de okudu, Üniversitesini ve yüksek lisansını Bursa Uludağ üniversitesinde tamamladı. Onunla beraber bizde, Bursa da idik. Öğrenim süresince ona destek olduk. O üzüldüğünde üzüldük, mutlu olduğu zaman mutluluğuna ortak olduk. O' ders çalışmak için sabahladığında bizlerde onunla sabahladık. İşte şimdi bizden ayrılacağını bildiğimiz için bir burukluk vardı yolculuk boyu. Ama O'na belli etmemeye çalıştık, yemek ve çay molası verdiğimiz yerlerde ve yolculuk boyunca mutlu olmaya gayret gösterdik. Üç, beş saatlik bir yolculuğumuzun ardından Foça'ya ulaştık. Foça, sakin ve bir o kadar da güzel bir ilçe. Denize çok yakın ve Deniziyle, eski taş evleriyle bizleri karşıladı. Öğretmen evinin yerini arayalım, soralım derken aksiliklerde yaşamadık değil. Foça da ilk kez başıma gelen bir olayla karşılaştım. Arabamızı bir gölgeye park edip, kontağı arabanın üzerinde bırakarak indim. Çocuklar kapılarının kilitleme düğmelerini basarak arabadan indiler ve kapıları kapattılar. Kilitli haliyle bile hafif bir dokunuşla açılan benim arabanın kapıları oldu bir kale kapısı. Öte uğraş, beri uğraş bir türlü açılmıyor. Çilingir çağırdık, çilingirde açayım derken, iç mandalı o, dış mandalı da ben kırmıştım. Katiyetle açılmayan kapılar en sonunda yoğun uğraşlar sonucu açıldı. Ama bu kez, parçacı arayalım, tamirci arayalım derken bir saati geçen bir zamanımızı hoyratça harcamış olduk. Bunda da vardır bir hayır tesellisiyle serüvenimize kaldığımız yerden devam ederek, öğretmen evinin tadilatta olduğunu, Yeni Foça'da ki öğretmen evinden yerimizi ayırttığımızı uzun uğraşlar sonucunda teyit ettirdik. Yeni Foça'ya doğru yola çıktık. İki Foça arası 25 km lik bir yoldu. Yollar çoğunlukla deniz kıyısından devam etmekte, dar ve tek gidiş, tek geliş ve kıvrımlı olduğundan, ağır ağır ilerleyerek ve o bölgeyi seyrederek Yeni Foça'ya ulaştık. Yeni Foça, Eski Foça'ya göre biraz daha tatil köyü havasında. Tatil köylerinin ve yazlıkların daha çoğunlukta olduğu bir ilçe. Öğretmen evine vardığımızda vakit hayli ilerlemişti. Odalarımıza yerleştikten sonra tekrar yemek yemek için çarşıya çıktığımızda, sahili, çarşısı Eski Foça'ya pek benzemese de farklı bir ortamı. Başka bir farklılığı ise Anadolu da pek rastlamadığım ama duyunca beni şaşırtan arabaya gaz almak için petrol istasyonu sorduğumuzda bu ilçede petrol istasyonunun olmaması bu işi kğ lık bidonlarla bir marangozun yapması beni çok şaşırtmış ve tuhafıma gitmişti. Bereket, arabama gaz alırken bir miktarda benzin almıştım yoksa Egenin tatil beldesi Yeni Foça da mahsurda kalabilirmişim. Gecemizi Yeni Foça da ki öğretmen evinde geçirdikten ve kahvaltımızı öğretmenevinin deniz manzaralı salonunda yaptıktan sonra Eski Foça'ya doğru yola çıktık. Eski Foça'ya vardığımız da vakit öğleye doğru yaklaşmaktaydı. Sahilde ve çarşıda birkaç saat dolaştıktan sonra, oğlum Dervişle beraber aynı bölükte askerlik yapacak ilkokul arkadaşını beklemeye koyulduk. Eski Foça sahili çarşının içinde kimileri deniz kıyısında kafeteryalarda, lokantalarda vakit geçirirlerken, birkaç metre ilerde sahilde insanların denize girip yol kenarında kumsalda güneşledikleri görülmekteydi. Kıyı boyu tekneler ve deniz havası alan insanlarla doluydu. Gezdik, dolaştık, bu arada Derviş'in arkadaşı da gelmişti. Hep beraber bir yemek yedikten sonra, yine deniz kenarında olan Jandarma, Komando Subay Okulu'nun nizamiyesine hüzünlü ve heyecanlı bir şekilde, oğlumuzu gururla, peygamber ocağına teslim etmek için vardığımızda, heyecanımız ve mutluluğumuz bir kat daha tavan yapmıştı. Görevliler bizleri güler yüzle karşıladılar. Kapıda Derviş ve arkadaşı gibi başka başka yerlerden teslim olmaya gelen asker adayları da vardı. Kapı da bazı evraklar ve görüşmeleri yaptıktan sonra ayrılık zamanı yaklaşmıştı. Şimdiye kadar hiç ayrılmadığımız oğlumuzu asker ocağına bırakacaktık. Elimizi öptü, boynumuza sarıldı. Ailecek hepimize sarılıp helalleşti vedalaştı. Arkadaşıyla da kendi oğlumuzmuş gibi onunla da sarılıp vedalaştık ve helalleştik. O her ana babanın olduğu gibi bizim gururumuzdu. Peygamber ocağına emanet etmiştik onu. Gururluyduk, onurluyduk, mutluyduk bizim oğlumuzda büyümüş sıra ona gelmiş asker olmuştu artık. Gözlerimiz buğulu, arkamıza bakmadan arabamıza binerek Denizli'ye doğru yola çıktık. Kalbim(iz) Foça da kalmıştı. Yolculuk boyu, mutlu, şen şakrak görünerek yolculuk yapsak da aklımız ve kalbimiz Foça'da kalmıştı.

 

 

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!

Kaynak: denizli24haber


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!