Hüsamettin Tat İnsanoğlu ve Tat

Köyümün bulunduğu bölge kıraç ve biraz da yaylası. Kıraç bölgeler taşlık olduğundan bir zamanlar nerdeyse hayvancılıktan sonra köyün geçim kaynağı taş ocaklarından çıkan taşların pazarlanması olmuştu.

Dinardaki evlerin temellerinde, Başmakçıdaki tavuk çiftliklerin yapımında ve evlerin temellerinde hemen hemen de bizim köyün taşları mevcuttur.

Üç beş yıl sürdü köylünün taş kazımı ve traktörlerle taş satımı.

Peki, taş nedir? Taşın insanlığa faydası nelerdir.

Taş doğadaki cansız varlıklardan biridir. Dış görünüşüyle bir kütle parçası ve sertliğin çoğu zaman katılığın, duygusuzluğun sembolüdür. Ama öz yapısına, atomlarına kadar inerseniz, içinde bir renk ve ses cümbüşünün yaşadığını, harika bir ahengin var olduğunu görürüsünüz. İşte insanoğlu bu kütleyi eline aldığında ihtiyaç duymuş ve kullanmaya başlamıştır.

Taşla ilk aletlerin yapılması, insanlığın bir dönüm noktası olmuştur. Saydam sert kesici taşlar insanlara büyük hizmetler vermiştir. Günümüzden beş yüz bin yıl önce insan eliyle yapılma kesici taş aletler bulunmuştur. Kesici taş aletlerin yapımı ile insanlar daha kolay yaşama kavuşmuştur. Taş aletlerle birçok yenilikler ve kolaylıklar elde etmişlerdir. Avlanmaya, barınmaya ve korunmaya yarayan yeni aletler yapmaya başlamışlardır.

Çakmak taşlarıyla insanlar, ilk kaya oyukları yapmaya başlamışlar, sonraları taşları yontarak evler yapmışlar ve düzenli yerleşim alanlarında yaşama olanakları bulmaya başlamışlardır.

Taşlar sertliklerine göre isimlendirilmiş. Bazalt taşları, granit taşları, mermerler, kalkit taşları,.. Bu taşlar hem evlerde hem de heykel yapımında kullanılmıştır. Birçok devletler taşların türüne göre simgeleşmiştir. Hititler ve Asurlular bazalt taşları kullanmışlar ve bunu güç ve kuvvet simgesi olarak ele almışlardır. Tanrıların güç simgeleri taşla bütünleştirilmiştir. Mısır uygarlığı granit taşlarla özdeşleşmiş, bütün görkemliliğini granitin gücünden almıştır. Devasa heykeller dikili taşlar inşa etmişler, bunlarla kralların yaşantılarını, kanunlarını ve tanrıların gücünü yansıtmışlardır. Roma ve Yunan uygarlıklarını mermerlerde görmekteyiz. Sarayların sütunları ve kralların heykelleri mermerden yapılmadır. Lahitler bile mermerden olup, halkın lahitleri kalker taşından yapılmıştır.

Taşla bir toplum, büyüklüğünü gücünü göstermek istemiştir. Zenginlik ve büyüklük taşla o devletin simgesi haline gelmiştir. Taşa o devirlerde kutsal gözle bakılmakta, zenginlik sayılarak taşlar korunmaktaydı. Sağlam kaleler ve surlar ve şehirler taşla yapılmıştır.

Maalesef günümüzde taşı tanımaz hale geldik, taşın güzelliğini ve önemini bilmiyoruz. Yerini betona ve beton briketlere bıraktık.

Yüz yılları taşla yaşayanlar onurlu, soylu, asalet içinde yaşadılar. Taş gibi cefakâr, taş gibi asil soylu malzemeye az rastlanır. Bütün insanlığın sırrı, gizemi onda saklı. İnsanlığın var oluşunun şahidi, yüz bin yıllarca acılarını, cefalarını ve ıstıraplarını görmüş, birlikte yaşamış, kucağında barındırmış. Düşmanlarından ve doğanın çetin şartlarından korumuş, insanlara barınak olmuş, sığınak olmuş. Aşklarına ve sevdalarına, doğumlarına tanıklık etmiş, yaşamların her anını birlikte yaşamış, insanların gizlerini sırlarını hep içinde saklamış. Dünyanın bütün seslerini kayalar saklar. İşte taş ve insanoğlunun beraberliği.