Denizli
20 Nisan, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.44
  • EURO
    35.05
  • ALTIN
    2347.7
  • BIST
    9003.22
  • BTC
    69462.36$

Türkiye’nin yüzde 8’i açlık sınırında yaşıyor

Türkiye’nin yüzde 8’i açlık sınırında yaşıyor
Pandemi ile birlikte önemi bir kat daha artan gıda güvenliği, Dünya Gıda Gününde bir kez daha gündemde. Kimya Mühendisleri Odası, Ziraat Mühendisleri Odası ve Gıda Mühendisleri Odası, Türkiye’de nüfusun yüzde 22’sinin yeterli gıdaya ulaşamadığını yüzde 8,5`inin ise açlık sınırında yaşadığını açıkladı. Ortak açıklamada gıda egemenliği için üretim ekonomisine geçilmesi istendi.

Denizli’de Kimya Mühendisleri Odası, Ziraat Mühendisleri Odası ve Gıda Mühendisleri Odası, ortak bir açıklama yaptı. Dünya Gıda Günü’nün 75.yılında yapılan Kimya Mühendisleri Odası Denizli Şubesi Başkanı Ömer Uysal, Ziraat Mühendisleri Odası Denizli Şubesi Başkanı Gülhan Saruhan ve Gıda Mühendisleri Odası Denizli İl Temsilcisi Esin Aysan Pişik imzasıyla yapılan açıklamada korona virüs pandemisine ve gıda güvenliğine dikkat çekildi.

Yapılan açıklamadan satır başları şu şekilde:

“Dünya Gıda Gününün bu yılki teması, “Büyütelim, Besleyelim; Hep Birlikte Sürdürelim” olarak belirlenmiştir. Ülkemizde ise TMMOB Dünya Gıda Günü Etkinliği düzenleyicisi Gıda, Kimya ve Ziraat Mühendisleri Odaları olarak bizler; bu yılın temasını “Pandemi Sürecinde Gıda ve Tarım Politikaları” şeklinde belirledik.

Bugünlerde dünya ölçeğinde ve ülkemizde yaşanan Koronavirüs salgını (Covid-19), insanların sağlık hakkı kadar, yeterli ve dengeli beslenme ile bağışıklık sisteminin güçlenerek sağlıklı yaşayabilmesi için temiz su ile yeterli ve sağlıklı gıdaya erişiminin gerekliliğini bir kez daha göstermiştir. Gıdanın bulunabilirliği, gıdaya ulaşılabilirlik, gıdanın kalitesi ve güvenliğini kapsayan “gıda güvencesi”; herkesin yeterli, güvenli ve sağlıklı gıdaya kolayca ve sürdürülebilir bir şekilde ulaşma hakkıdır.

Küresel Gıda Krizleri Ağı’nın açıkladığı 2020 yılı raporunda; 55 ülkede 135 milyon kişinin gıda güvencesi açısından kriz düzeyinde ya da daha kötü durumda olduğu vurgulanmıştır. Bugün dünyada 800 milyonun üzerinde insan yani her 9 kişiden biri yatağa aç girmektedir. Ülkemizde ise insanlarımızın yüzde 22’si yeterli gıdaya ulaşamamakta yüzde 8,5`u ise açlık sınırında yaşamaktadır.

Pandemi sürecinde ülkeler kendi üretimlerini ve stoklarını artırmaya çalışmakta, sınırlarını kapatmakta, ihracat yasakları koymakta, dış ticaret hacmi daralmakta, korumacılık önlemleri artmaktadır. Ülkemizde ise söylem dışında maalesef yerli üretimi ve üreticiyi korumaya yönelik somut politikalar uygulamaya konulmamaktadır.

Ülkemizin tarımsal üretiminde yaşanan yapısal sorunlara kalıcı çözümler bulunmadan, Covid 19 salgınıyla beraber bunlara her geçen gün yenilerinin eklenmesi, gübre, mazot, tohum, zirai ilaç ve yem gibi dışarıya bağımlı temel girdi fiyatlarının artan döviz fiyatlarıyla daha da pahalılaşması, çiftçinin öz sermaye sorununu çözmeden yüksek faizli ve kısa vadeli kredi uygulamalarına devam edilmesi, uzun vadeli yeterli destekler yerine kısa vadeli ve geç ödenen yetersiz destekler nedeniyle çiftçimizin önünü görememesi gibi haklı gerekçelerle ile kâr elde edemeyen çiftçilerimizin üretmekten vazgeçmesi ve üretim alanını terk etmesi, örgütlü mücadelenin yaygınlaşmaması nedeniyle üretenlerin çok uluslu şirketler ve büyük market zincirleri ile yapılan güvencesiz “sözleşmeli üretim” modeliyle sömürülmesi ülkemizin yaşanan gerçekleridir.

Öncelikle gıda egemenliği, gıda güvenliği ve gıda güvencesi ülkemiz gündemindeki yerini almalı, parçacı bölgesel projeler yerine ülke düzeyinde “Tarımsal Üretim Seferberliği” ilan edilmelidir. Tarımsal kamu yönetimi güçlendirilmeli, tarım ve gıda sektörü tümüyle özel sektörün inisiyatifine bırakılmamalı, üretici ve tüketicilerin üretim, ürün işleme, ürün satış, satın alma ve eğitim konularında güçlenmesi için kooperatifleşmesi desteklenmelidir. Tarım sektörüne yönelik kısa, orta ve uzun vadeli tarımda yapısal sorunları gideren planlamalar yapılmalı, büyük ovalar dahil verimli tarım arazilerimizi koruyacak şekilde ülke düzeyinde “Arazi Kullanım Planlaması” yaşama geçirilmelidir. Kendimize yeter üretim için korunan ve sulanan tarım arazilerimizde üretim miktarı artışı, ürün çeşitliliği, üretim sürekliliğini sağlayacak ve Tarım Kanunu’na göre belirlenen zamanında ödenecek somut desteklerle yönlendirilecek Tarımsal Üretim Planlamasına geçilmelidir. Özetle; çiftçilerimizin tarım ürünlerini üretebileceği olanakların güçlendirilerek yerli ve yeterli üretime geçilmeli, tüketicilerimizin de bu gıdalara uygun fiyatta sürdürülebilir bir şekilde ulaşması sağlanmalıdır.”

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!

Kaynak: denizli24haber


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 1
    KIZGIN

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!