Para Piyasası modülü kapalı
x

Son Dakika Haber Gönder Video Yazarlar Kurumsal İletişim

Paylaş

Prof. Dr. Hasan Kara: “Miryokefalon Kalesi’ni %99 bulduk”

Miryokefalon’un 849. yılı Denizli’de kutlanıyor. Akademisyenler savaşın yeri ve yeni bulguları anlattı; 850. yıla hazırlanmak için arkeolojik çalışmalar hızlanacak.

denizli24haber denizli24haber EDİTÖR Giriş: 17.09.2025 - 12:47 Güncelleme: 17.09.2025 - 12:47
Prof. Dr. Hasan Kara: “Miryokefalon Kalesi’ni %99 bulduk”

Denizli’de Miryokefalon Zaferi’nin 849. yıl dönümü dolu bir programla anılıyor; kentte düzenlenen etkinliklerde uzman tarihçiler savaşın yeri ve önemi üzerine yeni bulgular paylaşıyor, 850. yıla hazırlık mesajları veriyor.
Denizli Haber – Türk tarihinin önemli zaferlerinden biri olan Miryokefalon Savaşı’nın 849’uncu yıl dönümü Denizli’de çeşitli etkinliklerle kutlanıyor.

BİLİM İNSANLARI VE PROGRAM
İstanbul Üniversitesi’nden Prof. Dr. Muharrem Kesik, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’nden Prof. Dr. Murat Keçiş, Dumlupınar Üniversitesi’nden Prof. Dr. Altay Tayfun Özcan, Pamukkale Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hasan Kara, Prof. Dr. Tülay Metin, Doç. Dr. İbrahim Balık, yazar Münir Sayhan ve araştırmacı-yazar Hasan Gümüş bugün Denizli Gazeteciler Cemiyeti’nde Miryokefalon Savaşı’na ilişkin açıklamalarda bulundu.

DOÇ. DR. İBRAHİM BALIK’IN AÇIKLAMALARI
Savaş coğrafyasıyla ilgili 5-6 yıldır yürüttüğümüz yoğun çalışmalar neticesinde önemli bulgulara ulaştık. Bu bulgular hakkında bugün bilgiler paylaşacağız. Türk tarihinin en nadide zaferlerinden biri Miryokefalon Zaferi’dir. Özellikle gelecek yıl, savaşın 850. yıl dönümü.” dedi.

PROF. DR. MUHARREM KESİK’İN AÇIKLAMALARI
2023 yılında Miryokefalon Savaşı ile ilgili önemli bir kitabı kazandırdık. Geçen iki yıllık süre zarfında bu çalışmaya herhangi bir itiraz ya da reddiye gelmedi. Artık yazılı kaynaklara dayanarak şunu söyleyebiliyoruz: Zaferin kazanıldığı yer, Denizli ilimizin Çivril ilçesi sınırlarındaki Küfi Çayı Boğazıdır. Bu konuda herhangi bir şüphe kalmamıştır. İtiraz olmadığına göre bilimsel anlamda bundan sonraki çalışmalarımızın daha çok arkeolojik nitelikte olacağını ifade etmek isterim.” ifadelerini kullandı.
“Bu kapsamda iki ayaklı bir çalışma başlattık. Birinci ayağı geçen hafta Hocalar–Kızılören–Sandıklı hattında gerçekleştirdiğimiz yüzey araştırmasıydı. Bu bir ekip işi; ne İbrahim hocamızla ne de şahsımla sınırlı. Ekibimizde farklı disiplinlerden kıymetli akademisyenler ve arazi tecrübesi yüksek emekli subaylar da yer alıyor. Yüzey araştırmasının ilk ayağını başarıyla tamamladık. Şimdi burada bulunduğumuz Çivril ve Denizli kısmı kaldı. Bununla ilgili Prof. Dr. Hasan hocamız ve İbrahim hocamız başta olmak üzere ekibimizle iş birliği içinde çalışmaları hızla yürütmek istiyoruz.” diye konuştu.
“Yazılı kaynaklar bakımından geriye dönüş söz konusu değil. Biz artık arkeolojik verilerle makale ve kitaplarda yazdıklarımızı desteklemeyi hedefliyoruz. Denizli ve Çivril’in Miryokefalon Zaferi ile ilgili artık bir kitabı var ve geçmişe göre eli daha güçlü. Bu doğrultuda ders kitaplarında gerekli düzenlemelerin yapılmasını tavsiye ettim ve teklif ettim. İl Millî Eğitim Müdürlüğümüz vasıtasıyla ve Ankara’daki kanallar üzerinden bu talebi ilettik. Bazı üniversitelerde ders materyallerinde tadilat ve tashihler başladı. Kısa sürede yazılı eserlerde ve ders materyallerinde Çivril/ Küfi Çayı Boğazı vurgusunun gerekli düzeltmelerle yerini alacağını öngörüyoruz.” dedi.
“Bundan sonraki en önemli hedefimiz, arkeolojik çalışmanın verimli geçmesi. Arzu ettiğimiz gibi, kuvvetle muhtemel gördüğümüz savaş mahallerinde beklentilerimize cevap verecek askerî malzeme ve buluntular (özellikle madenî materyaller) elde etmeyi umuyoruz. Teşekkür ediyorum, şimdilik söyleyeceklerim bu kadar.” ifadelerini kullandı.

PROF. DR. MURAT KEÇİŞ’İN DEĞERLENDİRMESİ
“Basınımızın değerli mensuplarını saygıyla selamlıyorum. Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’nden bir Bizans tarihi uzmanı olarak bu çalışmaların içindeyim. Yaklaşık 25 yıldır Bizans tarihiyle uğraşan bir tarihçi olarak, savaşın Bizans kaynaklarındaki yansımaları bakımından ekibe destek veriyorum. Savaşın önemini hepimiz biliyoruz; son 30 yıldır Türkiye’nin gündeminde daha fazla yer ediyor.” dedi.
“Liselerde Malazgirt’ten sonra Miryokefalon da öğretiliyor; bunun yerelde ve ülke çapında benzer şekilde anılması ve öğrenilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Arkeolojik veriler ve yüzey araştırmaları kıymetli. Tarih yazarken metinlere dayanıyoruz ama onları doğrulamak için sahaya gitmek, coğrafyayı yerinde görmek şart. Çalışmaları sistematik hâle getirdik; sabah erken saatlerden akşam geç saatlere kadar bütün alternatifleri tartışarak ilerledik. Sunumlarımız olacak; sizlerin desteğiyle Miryokefalon Savaşı’nın en az Malazgirt kadar önemli olduğunu, savaşın Denizli’de gerçekleştiğini ve Denizlililerin bu zafere sahip çıktığını ülke gündemine taşıyacağımıza inanıyorum. İlginize teşekkür ederim.” diye konuştu.

PROF. DR. HASAN KARA’NIN AÇIKLAMALARI
“Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Coğrafya Bölüm Başkanıyım. Doktoramı Fizikî Coğrafya alanında yaptıktan sonra uzmanlığımı kültürel ve tarihî coğrafya alanlarına kaydırdım. Son 10 yılımızı, İbrahim Bey ve diğer arkadaşlarımızla birlikte Çivril merkezli Miryokefalon Savaşı çalışmalarına ayırdık. Her yaz dönemimizin önemli bir kısmı sahada geçiyor. Önemli bulgulara ulaştık. Uygun olursa bugün konferansta bu bulgulardan birkaçına örnek vereceğiz; ayrıca bir ay içinde daha ayrıntılı bir basın toplantısı ve sahada çekimlerle kapsamlı bir program planlıyoruz. 1176 Derneği ve diğer arkadaşlarımızla yoğun şekilde çalışıyoruz. Kayıp olduğu için savaşın yerinin tartışılmasına yol açan Miryokefalon Kalesi’ni %99 ihtimalle bulmuş görünüyoruz. Yüzeyde elde ettiğimiz bulgular kesin; yer altına ilişkin arkeolojik sonuçlar geldikten sonra ‘%100’ diyebileceğiz. Savaş kaynaklarında bahsedilen kayıp kalenin yerini Çivril ilçesi yakınlarında tespit etmiş durumdayız. Bir ay içinde gazeteci arkadaşlarımızı sahaya götürüp yerinde çekimlerle bunu yalnızca Denizli kamuoyuna değil, tüm Türkiye’ye duyurmayı planlıyoruz. 17 Eylül artık Denizli’nin millî günlerinden biri. Zaferimizin 849. yılını kutluyoruz.” dedi.
1950’lerden sonra Küfi Çayı’nın aşağı kesimi taşkınlar nedeniyle kanala alınıyor. Bu kanal inşaatı sırasında, hafriyatta çıkan kılıç, kalkan vb. malzemelerin iki kamyon kadar miktarda Sundurlu Tren İstasyonu’na getirildiği, görgü tanıkları tarafından daha önce televizyon programlarında da dile getirildi. Bu kişilerle (1933 ve 1930 Çivril doğumlu) vefat etmeden önce yerinde röportaj yaptık. Ancak bu malzemeler daha sonra başka yere taşınmış. Bugün bu tür malzemeler, yatak dolguları nedeniyle tabanda 7-8 metre aşağıdadır. Şu an yüzey araştırması yapıyoruz; derin kazılar arkeolojinin alanına giriyor. Biz belirli noktaları tespit edip arkeologlara iletiyoruz; onlar da projelerle kazı yapacaklar.” ifadelerini kullandı.
Hocalar istikametinde yaptığımız yüzey araştırmalarında bize en kolay ulaşan veya getirilen malzemeler ok uçları oldu. Kılıç ve kalkan gibi demir malzemeler, 1950’den sonra bile nehrin bazı bölümlerindeki 2-3 metrelik dolgu nedeniyle oldukça derinde kalmış durumda. Yoğunlaşma bölgelerini tahmin ediyoruz; bunları raporlaştırıp arkeologlara sunacağız. Belediyeler, TÜBİTAK ya da Kültür ve Turizm Bakanlığı desteklediğinde bu bölgelerde kazılar yapılacak.” dedi.
“Önceliğimiz, kale olduğunu düşündüğümüz alandaki güçlü bulgular. Konferansta zaman kalırsa bir sunumla bazı materyalleri göstereceğim. Şunu söyleyebilirim: Oradaki bulgular MS 6. yüzyılda bitiyor. Tarihî kaynaklarda da 1176 yılı itibarıyla kalenin yıkık ve virane olduğu belirtiliyor; yani en az 400-500 yıl öncesinden yıkılmış olduğunu biliyoruz. Buluntular arasında küp parçaları gibi seramikler var. Mezar da tespit ettik; ancak branşımız gereği numune alamayız. Bunun antropolog ve arkeologlar tarafından yapılması gerekir.” şeklinde konuştu.

BİR CEVAP YAZ

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorumlar (0 Yorum)
Yorum Sıralaması:



Anasayfa Kategoriler YOUTUBE
ÜYE VE KÖŞE YAZARI GİRİŞİ
GİRİŞ BAŞARILI YÖNLENDİRİLİYOR
GİRİŞ BAŞARISIZ !