DEPREM SONRASI YENİ NORMALİMİZ

Yaşanan toplumsal travmanın üzerinden bir ay geçti. Bu süreçte ise normalleşmek konuşuluyor. Peki, normalleşmekten kasıt nedir? Aslında buna yeni normalimiz ya da rutin oluşturmak demek daha doğru olacaktır. Normalleşmek denince olanları unutmak, yaşananları yok saymak gibi yanlış bir algıya kapılanabilirken yeni normal diyerek yaşanan bu zor dönemin üstüne yeni bir kimlik edinerek yola devam etmek daha sağlıklı olacaktır.

Büyük bir yıkımın ardından hayatı olabildiğince yaşamaya çabalıyoruz. Depremden birinci derecede etkilenenlerin önceliği elbette temel güvenlik, barınma ihtiyaçlarının karşılanması ardından psikososyal destek sağlanmasıdır. Ancak birebir yaşamaksak ta şahit olduğumuz bu olay birçoğumuzda ikincil travmaya sebep oldu. Bir taraftan olanlar karşısında öfke ve ‘benim sıcak bir eve ve yemeğe ulaşmam bu kadar kolayken depremi birinci dereceden deneyimleyenler hem soğukla hem de açlıkla baş ediyor’ düşünceleriyle yoğun suçluluk duyuyor diğer yandan da aynı durum benimde başıma gelebilir endişeleri içinde yaşıyoruz. Kimimizde deprem korkusu oluşurken kimimizde ise daha önceki deprem deneyimleri sonucu oluşan korku ve kaygı tetiklendi.

Bu zor ve duygusal olarak yoğun dönemi kendimiz için nasıl daha sağlıklı bir konuma getirebiliriz diye bakacak olursak ilk yapılması gereken sarsılmış temel güvenlik inancımızı yeniden işlevsel hale getirebilmek olmalıdır. Temel güvenlik ihtiyacımız barınma, beslenme, uyku ve psikolojik iyi oluşu kapsar. Bu kapsamda psikolojik iyi oluş için en önemli adım rutin oluşturmaktır. Günün belli saatlerini belli görevlere ayırmak ve bunu sürekli hale getirmek temel güven inancımızı onarır, kaygı ve endişelerden uzakta bir nefes almamızı sağlar. Aynı saatte uyumak-uyanmak, her gün kısa bir yürüyüş yapmak, gündemi takip sıklığını gözden geçirerek bu süreyi doğru kaynaklarla değerlendirmek iyi oluşumuza katkı sağlayacaktır. Bunun içinde elbette üzülmek, yasımızı bastırmadan ve kaçınmadan yaşamak da önemli bir diğer noktadır.

Yaralarımızı sarmanın uzun bir süreç olduğunu biliyoruz. Birbirimize en çok ihtiyaç duyduğumuz şu dönemde dayanışmanın önemini unutmamakta fayda var. Birey, insan ilişkileri içinde iyileşir. Bu yüzden ikincil olarak etkilenmiş olsak da kendimize vakit ayırmalı bir süreliğine gündemden uzaklaşmalıyız. Bu sayede birincil olarak etkilenmiş bireylere faydamız daha uzun soluklu olacaktır.

Geçen zaman sonrasında günlük işlevselliğinizde zorlantı içindeyseniz ve bir destek arıyorsanız lütfen bana ulaşın.

Dayanışma ve sağlıkla…