Denizli
24 Nisan, 2024, Çarşamba
  • DOLAR
    32.44
  • EURO
    35.05
  • ALTIN
    2347.7
  • BIST
    9003.22
  • BTC
    69462.36$

Depremde De İnsan Kendi Kazdığı Kuyuya Düşüyor

28 Ocak 2020, Salı 11:14
Depremde De İnsan Kendi Kazdığı Kuyuya Düşüyor

Jeolojik olarak neredeyse ülkemizin tamamına yakını birinci ve ikinci derece deprem gölgesi; Marmara, Ege, Karadeniz, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu. Bu yadsınamaz ve unutulamaz bir gerçek. Hal böyle iken, bu gerçeğin ayırdına iyi varmak ve insanların barınacağı evleri maksimum özenle inşa etmek gerekmez mi? Yıllar içinde pek çok kez acı tecrübeler edinmişken, neden bir sonraki adımdoğru atılmaz?

Sağlam olmayan binaları yapan mühendis ve müteahhitlerde ortak olan iki nokta var bence; ilkibilgisizlik, bu öğretim eksikliği ile ilgilidir. İkincisi ahlaksızlık, bu da eğitim eksikliği ile ilgilidir. Ve ikisi de büyük, toplumsal sorunlardır.

Binanın inşası için gerekli malzemeleri eksik ya da yanlış kullanmanın dahem bilgi, hem de ahlaki boyutu söz konusudur. Binayı yapan, bilgisizlikten eksik malzeme kullanıyor ise yeterli öğretimi alamamış, öğrenim hayatı ile ilgili bir sıkıntı var demektir, yani verilen öğretimde bir eksiklik, bir tıkanma noktası, bir sorun var demektir. Haksız kazanç sağlamak için eksik malzeme kullanıyorsa, ahlaki olarak eğitilmemiş, etik değerlerden yoksun, vicdan muhasebesi konusunda sınıfta kalmış demektir.

Sağlam olmayan binalara izin veren, zemin etüdünün doğru yapılmasını denetlemeyen,imar izni alma kriterlerine uymayan binalar için imar izni veren, imar affı çıkaran yerel ve genel yöneticiler de aynı iki ortak nokta söz konusu; öğretim-bilgi eksikliği ve eğitim-ahlak eksikliği.

Bu eylemler, deprem olmadan önce, hayat laylaylom iken “Aman bir şey olmaz.” düşünce yapısı ile yapılan, yani başına gelmeyince anlamayan, empati kurma kapasitesi gelişmemiş, sebep-sonuç ilişkisi kuramayan zihniyetlerin yaptığı ana eylemlerdir.

Bir de önlem ve korunma konusunda; yapılması gerekenin tam tersi eylem yapanlar, deprem gerçeğini bile bile bunu yok sayan, görmezden gelen, önlem alma gereğinde olmayan bir zihniyet yapısı var. Deprem anında toplanılacak alanlara AVM diken, otopark yapan, olası depremlerde kullanılmak üzere toplanan vergilerin parasının nerede olduğuna cevap veremeyen, depremle ilgili hiçbir ciddi çalışma yapmayan yerel ve genel yetkililer var.

Depreme dayanıksız binaların tespit edilmesi ve güçlendirilmesi konusunda, varsa atılan somut adımların anlatmak, afet toplanma alanlarını göstermek ve bunları basılı bir şekilde insanlara ulaştırmak, olası doğal afetlerde yardım ve kurtarma konusunda çalışabilecek insanları eğitecek seminerler düzenlemek, bunları her türlü basın-yayın ile duyurusunu yapmak, yani tüm Türkiye genelinde bilinci ve farkındalığı yükseltmek, deprem için toplanan vergilerin nerede olduğunu vatandaşa bildirmek ‘’seçilmişlerin’’ görevidir. Lütufları değil, görevleridir.

Vatandaşın da birey olarak farkındalığını ve bilinç düzeyini yükseltmek için çalışması, olayları tahlil edebilme kapasitesini arttırması görevi ve gerekliliğidir. Yani işin temeli, bireyin bilinç düzeyi ayarlarını yükseltmesidir.

Depremde, insanlar deprem olduğu için yaşamlarını yitirmiyorlar. Kendi elleriyle yaptıkları binaların yıkılmasıyla yaşamlarını yitiriyorlar. İnsanı, insan elinden çıkan binalar öldürüyor.

İnsanoğlu doğa ile uyumlu yaşamadığında, barınacağı yuvayı bile sağlam yapamadığında, yer kürenin canını yaktığında zarar görecek olan kendisidir.

 İnsan,doğaya saygı duyarak, doğayı dinleyerek, doğanın gerektirdiği gibi davranarak yaşamını sürdürebilir. Yoksa doğaya savaş açtığında, nihayetinde yenilen yine kendisi olacaktır.

 

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.