Denizli
24 Nisan, 2024, Çarşamba
  • DOLAR
    32.44
  • EURO
    35.05
  • ALTIN
    2347.7
  • BIST
    9003.22
  • BTC
    69462.36$

Eşinizin Bağladığı Paraşütle Atlar Mısınız?

22 Ağustos 2017, Salı 16:21
Eşinizin Bağladığı Paraşütle Atlar Mısınız?

Günümüz insanı sürekli koşuşturma ve bir yarış içerisinde yaşamını sürdürüyor. Çocuklarımız bir sınavdan bir sınava koşarken, yetişkinler iş peşinde yaşamın maliyetini karşılamak için çırpınıyor.Ve güven duygusu çok daha riskli hal alıyor. Kişilere, kurumlara güven, sosyal hayata, geleceğe güven, korkuları, şüpheleri beraberinde getiriyor. Kapitalist toplum içerisinde bireyselleşerek, yaşama yabancılaşan bir sürü insan. Toplum olmaktan çıkmış kalabalıklar içerisinde yalnız. Gelecek kaygısı içerisinde çözümlerini yitirmiş savrulan insanlar.

İş yerlerinde çalışma arkadaşıyla birbirine güvenerek çalışabilen insanlar, söz konusu kendi girişimleri olduğunda ortaklık kuramıyorlar ve kimseye güvenemiyorlar. Birçok kişinin ağzında dolaşan  “babama bile güvenmem” cümlesi… Acaba, bunu söyleyen kişilere ne kadar güvenilir? Bunu söylerken bana güvenmeyin ben sizi aldatırımmı demek istiyorlar?

Güven kağıt üzerinde yüzde 50 yüzde 50 yazılan maddi ve manevi paylaşımlarla matematikleştirilemeyecek kadar karmaşıktır. Mahkemeler yapılan sözleşmelere uymayan kişilerin dava dosyalarıyla dolu. Demek ki sözleşmeler sadece kanıt niteliği taşıyor. Yol arkadaşlığının sorumlulukları yerine getirmenin garantisi olmuyor. Yol arkadaşı, sıkıntılar içerisinde olan birkişi tek başına asla yükselemez yol arkadaşını sıkıntılardan kurtarmak yüzde 50 den fazlasını vermeyi gerektirebilir. Ancak güven, yol arkadaşımızın acil ihtiyaçları ve içinde bulunduğu sıkıntılı durumda elinden tutarak yanımıza çekmekten geçer. Süreklilik, Gelişme ve başarılar ancak böyle bir yol arkadaşlığı üzerine kurulabilir.

Güven bir süreçtir. Tanışırsınız, ortak noktaları tespit edersiniz,risk alarak paylaşmaya başlarsınız, sonuçlara ve tavırlara göre karşınızdakilere güvenip güvenmeyeceğinize karar verirsiniz. Devam etmek sizin kararınızdır.Bu süreçleri yaşamadan insanlara güvenilip güvenilmeyeceğine karar veremezsiniz.

Unutmayınki her insanın 1 kez güvenilmeye hakkı vardır. Kendisine güvenilen kişi ister birkez aldatır ve ilişkisini bitirir, isterse güveni boşa çıkarmaz kalıcı dostlukların oluşmasına katkı sağlar ve sahiplenir. İşte, sevgide, iş hayatında, siyasi yoldaşlıkta her yerde bu geçerlidir.

Güvenin başlangıcı güvenilirlikten geçer.Güvenmek isteyen insan, ilk önce kendisinin güvenilirliğini karşı tarafa yansıtmak zorundadır. Sözlerin yerine getirilmesi, sırların saklanması, karşı tarafa zarar verecek hareketlerden kaçınılması, maddi veya manevi kayıpların karşılanması gibi. Risk alabildiğimiz ölçüde ilişkilerimizin güvenilirliğini belirleyebiliriz.

Güvensizliğin olduğuyerde, kaos başlar. Devlete olan güven yitirildiğinde hukuk ve adalet kavramları değerini yitirir ve herkes kendi adaletini uygulamaya başlar.Eşlerin birbirine güveni kalmadığında sevgi gider kavgalar başlar, ortaklar birbirine güveni yitirdiğinde stres ve kavgalar başlar işler bozulur doğru kararlar alınamaz, sonuç her taraf için olumsuzluktur, yeni bir başlangıca götürür. Neden yeniden başlayasınız ki?

Güvenmek bir süreç olduğu gibi zorunluluktur. Kadın erkeğe, erkek kadına güvenmek zorundadır. Ortaklar birbirine güvenmek zorundadır.insanlar devletine güvenmek zorundadır. Dava arkadaşları yoldaşlarına güvenmek zorundadır. Takım arkadaşları birbirine güvenmek zorundadır.

Ancak güvenmeyi teslimiyet olarak algılamak kadar yanlış bir anlayışta olamaz. Teslimiyet gelişmelere gözü kapayıp süreçten kopmayı gerektirir. Güvenmek ise sürece dahil olarak gelişmeleri izleyerek ortak kararlar vermeyi gerektirir. Çünkü güvendiğimiz konular da bir çok çevresel etkenin varlığınıda düşünürsek, bu etkenler karşısındaki problemler ortak paylaşımla aşılabilir. Problemlerin açık yüreklilikle paylaşılması, çözümlerin ortak bulunması, güven duygusunu pekiştirir.Bir bütün olmamızı sağlar.

Güvensizlik, karşımızdaki kişiye hata yapma fırsatı vermemeyi getirir. Bu da yalnızlaşma anlamına gelir. Tüm sorumluluklar üzerimizde kalır. Hata yapma fırsatını vermemek, yol arkadaşlarımızın yapabileceklerini, becerilerini göremememize, yeterince tanıyamamamıza ve onların kendilerini ifade edememelerineneden olur.

Hayatta güveneceğimiz kişilerin olması, özgüven sağlar;  başarıları, hayata tutunma ve mücadele azmini bize kazandırır. O halde cevaplamamız gereken soru…

Eşinizin bağladığı paraşütle atlar mısınız?

 

Ufuk Abalıoğlu

22.08.2017

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.