Denizli
19 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.44
  • EURO
    35.05
  • ALTIN
    2347.7
  • BIST
    9003.22
  • BTC
    69462.36$

HAYATIN ANATOMİSİ

11 Şubat 2022, Cuma 10:50
HAYATIN ANATOMİSİ

Soğuk kış günlerinde aklımda mıh gibi kalmış semt pazarı günleri… Annemin elini sımsıkı tutmuşum ve akşama yiyeceğim balığın hayalini kuruyorum. Tezgahlarda rengarenk dizilmiş sebzeler/meyveler. Tıpkı bir tabloyu anımsatıyor. Soğuktan üşümüş eller yakılan ufak ateşten medet umuyor. Sonra o eller bir bez alıp meyvelerin tozunu siliyor.

Patlamış mısır kokusu geliyor sonra burnuma. Tam önünden geçerken; ‘Yenge almasan da ver çocuğa diyor.’ Pazarcı.  ‘Yenge’ bir saygı gösterisi,  misafirperverlik terimi, paylaşmanın hazzı çünkü. Keskin portakal kokusu roka kokusuna karışmış gövde gösterisinde yan tezgahta. Bu sefer aklımda balığın üzerine yiyeceğim yengemin mis revanisi. Üstelik bugün günlerden cuma bilinci. Hafta sonu okulların tatil olması ve arkadaşlarımla soğuğa aldırmadan koşuşturacağım gerçeğinin  verdiği mutluluk. Hala kulağımda çınlayan ‘akşam pazarı gel gel’ sesleri annemle ıslanmamak için koşarken…

Seneler akıp geçmiş üniversiteye gidiyorum başka şehre. Bu sefer pazarda arkadaşlarımlayım. Hafızamda yine mıh gibi bir semt pazarı daha. Doldurmuşum mis gibi otları; radika, karışık kavurmalık, şevketi bostan… Sonra burnuma mis gibi çarpan gözleme kokusu. Nergis ve yaseminleri bastırıyor adeta. Teyzeler oturmuş pazarın tam ortasına gözleme yapıyor. Lezzet şöleni hazırlamış tıpkı siyah-beyaz bir fotoğraf tadı. Yanında bir de sıcak çay söylüyorum ki keyfime diyecek yok. İçine hangi otları koydu? Nerede? Nasıl yetiştirdi/topladı? Diye düşünüyorum yerken. Sonra doğa ananın bize bahşettiklerine bir kez daha hayran kalıyorum.

Seneler akıp gitmiş, evlenmişim. Ben yine pazardayım. Bu kez çocuğumla. Onun da yoğurtçu bir abisi var. Poşete süzme yoğurt koyar, ucunu da deler ve biz de onu pazar boyu yeriz etrafımızı incelerken. Minik hayvan tezgahını es geçemeyiz. Hele bir de tavşanlar varsa bizden mutlusu yoktur. Derken yine bir patlamış mısır kokusu gelir burnumuza. Her zamanki tezgahtan mısır alırken bir poşete dolduruyor ve uzatıyor; ‘yenge çocuk yesin.’ Bu sefer ‘yenge’ benim. Bu karelerin kokusunu ve anısını mıh gibi hafızasında tutacak olan kişi ise oğlum.

Semt pazarları da mahallelinin kaderinin aynasıdır. Çünkü mahalle sakinlerinin sevinçlerini, hüzünlerini, zenginliklerini-fakirliklerini yansıtır bize. Ve belki de hiçbir yerde bulamayacağımız kadar insan çeşidi. Bir romana dizilmiş karakterler gibi. Hepsi birbirinden farklı ama toplandıkları yer aynı. Çünkü bu güzel tabloyu oluşturmak tek başına yapılabilecek bir şey değildir. Birlik ve beraberlik gerektirir. Hayatın anatomisinde olduğu gibi.

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.