Kötü Takıma İyi Hoca Aşısı Tutmadı

Altaş Denizlispor’da sezon başından bu yana süre gelen sorunlar yumağında biri sorunları üzerine alıp ceketini alıp çıkıp gitmeliydi. Ancak bana göre baş sorumlu olan yönetim ve listede zirveyi zorlayacak olan oyuncu grubuna hiçbir şey olmazken kafası kesilen en günahsız kişi oldu. Geçen sezonun kahramanı Teknik Direktör Mesut Bakkal, klişe deyimle ‘kan değişimi’ dedi ve toparlanıp gitti. Şunun ayrımının iyi yapılması lazım bu gidişte. Kötü sonuçların ardından genelde fatura hocaya kesilir ve gönderilir futbol kulüplerinde. Bizde ise bana kalırsa hoca camiadan ümidini kesmiş gibiydi. Mesut Bakkal ilk geldiğinde nasıl inançlıysa ve belli bir başarı yakaladıysa, gitmeden haftalar önce de o kadar inançsız, oyunculara olan ümidini kesmişti. Çok bile durdu Mesut Hoca. Siz Mesut Bakkal olsanız kariyerinizi daha fazla riske atar mıydınız? Mesut Hoca ne yapsa oynamadı takım. Camia sakatlıkların arkasına sığındı hep açıklamalarında. O ise kolay kolay bu cümleyi ağzına almadı. Baktı gördü ben ne yaparsam yapayım bu oyuncu grubu sahada bildiğini okuyor! Pardon bildiğini bile okuyamıyor! Valizini topladı ve sessiz sedasız gitti.

Dedim ya günahsız olandan olduk. Bundan sonra ne olacak peki? Getirdik Giray Bulak’ı takımın başına. Denizli çok da yabancı değil aslında Giray Bulak’a. 2002-2003 sezonu var ya hani efsane UEFA Kupası sezonu. İşte o sezonun son döneminde takımın başına geçmişti Giray Bulak. Süper Lig’de kalan 5 maçımızda onun yönetiminde 2 galibiyet, 2 beraberlik, 1 de yenilgi almıştık. 6 haftada Süper Lig’de hanesine sadece 1 puan yazdırabilmiş bir takımın başına gelmişti Giray Hoca ve sonrasında iyi de bir sezon finali yaptırmıştı bize. Kötü başlanıp kötü bitirilmiş gibi görünen ancak Galatasaray’ın bile 1 puan önünde 5’inci sırada tamamlanan takımın yine başındaydı Giray Bulak. Ve Nisan ayında takımdan ayrıldığı 2004-2005 sezonu. 8 haftada sadece 10 puan alınınca takımdan ayrılan Giray Bulak. Şöyle kısa bir özetten sonra şunu söyleyebiliriz ki iyi bir mazimiz var Giray Hoca’yla. Ancak Giray Hoca’nın elinde Kratochvil, Hietanen, Servet Çetin, Ali Tandoğan, Kaleci Heinen, Mustafa Özkan, Kabat, Bencik, Rafael, Kaleci Hamidou, Mikka Multaharju, Ersen Martin gibi oyuncular vardı. Yani şunu söylüyorum başarılı olabilmesi için müsait bir kadro vardı elinde Giray Hoca’nın. Ölüyü defnetmesi için değil, hastayı iyileştirmesi için gelmişti ve nispeten başarılı da oldu.

Gelelim bugüne. Biraz evel bir yığın futbolcu adı saydım size Giray Hoca’nın elinde bulunan. Şu anki kadromuzda o gün bulunan sadece 3 isim kadroda olsa bize yeter derdim emin olun. Çünkü hatırlıyorum Servet’in nasıl savunma yaptığını, Ali Tandoğan’ın nasıl bindirmeler yaptığını, Ersen Martin’in ve Mustafa Özkan’ın ilerde nasıl çırpındığını hatırlıyorum. Arma için oynayan adamdı bu adamların tamamı. Bugünkü kadroda canını dişine takıyor diyebileceğimiz bir tane adam var mı? Yemin ediyorum size şu var diyebileceğim bir tane adam yok! İşte eksik olan bu. Denizlisporluluk. Mağlubiyette en az bizim kadar üzülseler emin olun şu geride kalan haftalarda en azından 2-3 galibiyet gelirdi. Takımı anlatmaya gerek yok siz zaten her hafta izleyip kahroluyorsunuz. Tereciye tere satmayalım.

Velhasıl şu noktaya geleceğim. Giray Hoca Türk futbol tarihinde ismi olan hocalardan biri. Son dönemde başarılı olamamıştır ben buna bakmam ama adı geçtiğinde ‘Haa evet Giray Bulak’ denen bir hocadır. Tıpkı Mesut Hoca gibi kötü takımın başında iyi hoca durumu oluşmuştur bence. Çare olur mu? Umarım olur ama sakın beklenti içine girmeyin maazallah çok fanatikseniz bu takım sizi canınızla da sınayabilir benden söylemesi. Geçen hafta dilediğim sabrı, bunun yanında bol bol başarı da diliyorum Giray Hocam’a…