Denizli
25 Nisan, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.44
  • EURO
    35.05
  • ALTIN
    2347.7
  • BIST
    9003.22
  • BTC
    69462.36$

Manzara Değil Camlar Kirli

12 Ekim 2021, Salı 15:58
Manzara Değil Camlar Kirli

Merhaba sevgili okurlar, günlerdir belki aylardır sizinle paylaştıklarımın ardından gelen mailleri, önerileri, küfür ve sevgi dolu eleştirileri inceler ve düşünürken şunu fark ettim ki her insan düşüncelerini aktarırken bir sıfat kullanıyor veyahut karşıda ki insanın düşüncesine,  siyasi görüşüne, dinine veya ırkına bir açıklık getirme arayışına giriyor. Aklımda beliren tek bir soru var…

Neden?

Neden söylenilen, yazılan, çizilen ve üretilen şeylerin arkasında bir kimlik arayışına giriyoruz. Kimin yaptığının kimin söylediğinin ne kadar önemi var? İstisnai durumlardan söz etmiyorum hemen farklı farklı muhalif yorumlar ve örneklerle yaklaşmayın bana. Açıklayacağım ve seçimlerinizde yine özgür kalacaksınız… J

-En sevmediğiniz A partisinin ya da C partisinin lideri ‘’Su 100 derecede kaynar.’’  dediği zaman bu cümlenin doğruluğu, parti liderinin mensubu olduğu partinin görüşlerinin sizler ile zıtlığı yüzünden değişebilir mi?

-Veya gerçekten yalan söyleyen ve ahlaksızca davranan bir insanın bu tavırlarını onun Hristiyan olmasına nasıl bağlayabiliriz? Sırf bu sebepten tüm Hristiyanlar ahlaksız ve yalancı mıdır?

-Peki, giyim tarzı hal ve hareketleri, toplumun ahlaki düzenini bozacak düzeyde olan herhangi bir cinsel eğilimi sizden farklı olan bir insanın davranışının sorumlusu benimsemiş olduğu görüş mü yoksa karakterin kendisi midir?

-Kutsal dinlere ve değerlere küfür eden bir ateist, sizce de ateist olduğu için mi küfür ediyordur yoksa saygı yoksunu bir lümpen olduğu için mi bu davranışa sahiptir? Her ateist kutsal değerlere küfür ediyordur diye bilir miyiz?

Atatürk’ün dövmesini yaptıran genç ilkelerine sahip çıkmış olur mu?

5 vakit namazını kılan o sapık dayılar iman ediyor olabilir mi?

İnsanlığı savunan o esnaflar saati 5 liraya öğrencileri kullanırken insanlık yapmış olur mu?

O esnafı eleştiren dükkan sahibi 3 katı kira isterken helal lokma yemiş olur mu?

Hükümetlerin elinde tutmak için yatırım yapmadığı akademisyenler bu ülkede durur mu?

Derse girmeye aciz ezberci akademisyenler, eğitimciliği savunsalar fayda eder mi?

Akademisyenlerin egoları altında ezilmiş öğrenciden özgür düşünce çıkar mı?

Her yer üniversite deyip üniversiteleri küçümseyen o yaşlı dayıya ilkokul diploması fayda eder mi?

Birbirini şikâyet etmekten ticaret ahlakını unutmuş esnafın tostu yenir mi?

Vb. gibi daha nice sorulara cevap bulmak için şunu söylemek gerekir. Davranışlar insanların kendi iç dünyalarının bir yansımasıdır. Bir toplulukta bir isim altında toplanmış beş parmağın beşi bir eder mi? Bir insanın karakteri dıştan bakılan sembolik ön yargılar ile etiket edilemez.  Artık bir an önce birbirimizi insan olarak tanımayı öğrenmeliyiz. Eğer bu dünya bir sınav ise kişisel yanlışlarımızın da seçimlerimizin de karşılığını kendi başımıza vereceğiz.  Aynı şekilde karşımızda ki insanda bunu bu şekilde yapacak. O zaman biz ait olduğumuz yeri güzelleştirmeye ve sonraki nesillere güzel teslim etmeye bakmalıyız. Zira kaçtığımız her yol, her fikir, her tabiat elbet çamur olacaktır. Böyle dil, din, ırk, görüş, cinsel seçimler ve adı her neyse koyulmuş sıfatların sembolik ön yargılarına tutunup birbirimizin hürriyetini yoksun bırakacak davranış ve tutumlara girmemeliyiz.

Eleştirip duran ama iş onarmaya, düzeltmeye ve geliştirmeye gelince ortadan kaybolan o insanlar bu yazıyı okusa bir fayda eder mi?

Eleştirmek hele ki gereksiz bir zamanda gereksiz bir eleştiride bulunmak özgüvensizlik belirtisidir. Bir daha size zararı olmayan bir tutumu eleştireceğiniz zaman bunu aklınıza getirin. Ve sembolik ön yargılarınıza bir son verin. Bir ateist bir yanlış yaptı diye tüm ateistler ahlaksız, bir Müslüman dar gününde sana yetişti diye de her Müslüman delikanlı olamaz. Kimsenin kimseden kendini üstün görmediği bir dünyyya için, kimsenin kimseye etiketler ile yaklaşmadığı bir toblum için çocuklarınızı, kardeşlerinizi veya torunlarınızı doğru yetiştirmeyi ve onlara bunları aşılamayı unutmayın. Hey sen ayaklı TDK ! Bizde biliyoruz bir önce ki cümlede dünya kelimesinin toplum kelimesinin yazımında hata olduğunu. Bir sen biliyorsun… J Sorun bu zaten herşeyde detaylara takılıyorsun biliyorum şeyde ayrı yazılır. Konu bu değil diyorum işte konu, büyük resmi görebilmek. Konu sensin. Konu senin bakış açın. Belki diyorum o manzarandaki hayat, o insanlar kirli değildir. Belki de kirli olan senin camlarındır.

Camlarınızı silmeyi unutmayın. J

Saygı ve sevgilerle…

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.