3ü
Denizli
29 Mart, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.15
  • EURO
    34.88
  • ALTIN
    2246.4
  • BIST
    9140.7
  • BTC
    66452.8$

ÖLÜ ADAMIN SAHİPSİZ AŞ EVİ

26 Nisan 2017, Çarşamba 18:21

Malum olduğu gibi ben köy kökenliyim. Köyde çok sayıda hayvanlarımız vardı. Bunların bazılarını yükte, bazılarını güvenlik amaçlı, bazıları ise ihtiyaçlarımızı karşılamak üzere beslediğimiz, baktığımız hayvanlarımızdı. Güvenlik amaçlı çoban köpeklerimiz vardı. Bağlı olurlardı. Avlunun bir köşesinde barınağında dururlar günde iki kez beslenmeleri olurdu. Genellikle un, kepek gibi malzemelerle suyun karıştırılması (Yal) ya da, koyuna gideceği zaman, unla suyun karıştırılıp yuvarlak hamur oluşturulup (Top) çoban tarafından götürülerek koyunların başında verdiği yiyeceklerdi. Zaman zaman hayvanların içerisinde telef olan olduğu zaman onların etlerinde parçalanarak köpeklere yiyecek olarak verilirdi. Ayrıca aileden kalan yemek artıkları da verilirdi köpeklerimize. Onlar da görevlerini sıkı bir şekilde yerine getirirler, eve ve koyunların yakınına yabancıları kesinlikle yaklaştırmazlardı.

Artık bunlar mazide kaldı. Zaman zaman o günleri göğüs geçirerek hatırlamaya, maziyi yaşamaya çalışıyorum. Şehir yerinde kaldığım sürece küçük ev hayvanlarım oldu. Balık, muhabbet kuşları ve şimdi de Pamuk isimli kedimle eski günlerdeki gibi olamasa da hayvan sevgisini yerine getirmeye çalışıyoruz.

Diğer taraftan hayvan severlerin çoğunlukta olduğunu zaman zaman görüyorum. Bir ara bir gurup gencin Pamukkale ilçesi sokaklarında; ellerinde plastik kaplar ve yemlerle dolaştıklarını, sokak hayvanların uğrayabileceği yerlere bol bol yemler bıraktıklarını gördüm ve çok mutlu oldum. Çok duygulandım. Gençlerin ortak olarak ortaya koydukları harçlıklarını bu yol da harcamaları beni çok duygulandırmıştı.

Yine kış aylarında, Orman Bölge Müdürlüğü elemanlarının dağlardaki kuşlara ve hayvanlara da yiyecek bırakmaları beni çok memnun eder olmuştu. İnsanlığın ölmediğinin bir göstergesiydi bu yapılanlar. İnsanların ağzı dili söyleyemeyen “ben açım, ben susuzum” diyemeyen hayvanlara yardımcı olmak ne kadar bir duygudur insanlar için. İnsanoğluna yapılan iyilikler, bazı vefasız insanlar tarafından kötülük olarak geri döndüğü görülürken, Televizyonlarda sahibi ölen bir köpeğin vefasından dolayı aç ve susuz bir şekilde sahibinin mezarının başında günlerce bekleyerek insanoğluna vefa dersi verdiği görülmektedir.

Günlerden bir gün haberleri izlerken, televizyon kanalının birinde sahipsiz köpekler için İstanbul’da hayırsever bir vatandaşın aş evi kurması beni son derece heyecanlandırmıştı. “Ölü adam, sahipsiz aş evi” isimli yemek fabrikası iş adamı Ünal Hekim tarafından kurulmuştu. Kendisi bir iş adamı olan Ünal Hekim iş yerlerinde bin kişi çalıştırırken, açmış olduğu aş evinde ise dört elemanı ile kendisi çalışmaktaydı. Her gün parçalanan kemikli etler ve ekmekler kazanlarda kaynatılarak yemek haline getiriliyor ve sıcak bir şekilde her gün, Pazar günü hariç şehir dışındaki sahipsiz köpek barınağına 100 kovalık yemekler, onlarca köpeğe yemek olarak veriliyor. Köpeklerin ekibi karşılamaları ve davranışları ne kadar mutlu ve minnettar oldukları hallerinden belli oluyor.

Ünal Hekim yaptığı açıklamada; bazıları gibi bir eser bırakarak ölümsüz olmak taraftarı olmadığını, sağlığında bu aş evini kurarak, sahipsiz hayvanları doyurmaya çalıştığını, bu yaptığı çalışmayla da insanlara örnek olmak istediğini dile getirmektedir.

Ünal Hekimin yaptığı bu örnek uygulama diğer insanlara da örnek teşkil edeceği gibi; ‘ben acıktım, ben susadım, ben üşüdüm’ diyemeyen hayvanlarında böyle bir ortamda sıcak, sıcak yemeklerini yemeleri ve barınmaları toplumuzda kanayan bir yara olarak büyük bir eksikliği tamamlamaktadır.

Diğer yandan bazı kendini bilmez insanların sokak hayvanlarına yaptığı zulümleri netten ve televizyonlardan içimiz acıyarak izlemekteyiz. Köpekleri dövmeleri, işkence etmeleri, kaçan köpeğin arkasından silahla ateş etmeleri ve onları tekmeleyerek sokağa bırakmalarını görmekteyiz. O’ insanların sokağa attığı köpek değil, insanlıklarını sokağa atmaktadırlar.

Her canlı gibi, sokak köpekleri ve kedileri aç kalmayı, dayak yemeyi, taşlanmayı, kurşunlanmayı, öldürülmeyi hak etmiyorlar.

Yaz aylarının başlangıcı olan bahar aylarının ağır ağır kendini gösterdiği şu günlerde, kış aylarında yaptığımız gibi; ağaç diplerine ve onların uğrayabileceği kuytu köşelere onlar için su ve yemek bırakmayı ihmal etmeyelim. Unutmayalım ki onların ağızları var ama konuşamıyor sorunlarını anlatamıyorlar.

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.