Peki sizin saç dökülme tipiniz hangisi? Dökülen saçlarınıza tekrardan kavuşmak ister misiniz?

“Bu aralar saçlarım çok dökülüyor.” cümlesini hiç kurmayanımız yoktur sanırım. Hayatımızın en az bir bölümünde bile olsa bu cümle canımızı sıkmıştır. Özellikle şu pandemi döneminde Corona atlatanların yoğun saç dökülmesi problemi yaşadığı bilinen bir gerçek iken, yapılan araştırmalar gösteriyor ki hiç enfekte olmayanların bile özellikle ilk kapanma dönemlerinde stres ve can sıkıntısı sebebiyle saç dökülmesi problemlerinde artış gözlemlenmiştir. O halde hadi gelin en sık karşılaşılan saç dökülmesi çeşitlerini ve onlara ait çözümleri tek tek inceleyelim.

NOT: Sizin dökülme şeklinizin hangisi olduğuna karar verip direkt size hitap eden kısma yönlendirebilmek adına önce ana başlıklarını daha sonra da en alta hepsinin teferruatlarını paylaşıcam. Biraz aşağıya inip size ait kısımların tüm detaylarını ve çözüm yöntemlerini bulabilirsiniz.

SAÇ DÖKÜLMESİ ÇEŞİTLERİ, SEBEPLERİ VE ÇÖZÜM YÖNTEMLERİ

1) Kadın ya da erkek fark etmeksizin başınızın tepesinde açılma varsa sizin dökülme şekliniz “Erkek Tipi Dökülme” yani “Androgenetik Alopesi” dir. Aşağıdan bu bölüme ait bilgileri okuyunuz.

2) Saç Kıran: (Alopesi Areata): Saç, sakal, kaş gibi vücut bölümlerinizde ceviz büyüklüğünde açılmalar varsa bu bölüm size hitap ediyor.

3) Alın çevresi ve kulak arkasındaki saçlarınızı sürekli sıkı saç toplama modelleri uyguladığınız için kaybettiyseniz bu bölümü okuyunuz. (Traksiyonel Alopesi)

4) Dönemsel Dökülme (Telogen Effluvium): Stres,Demir eksikliği, Corona, mevsim geçişleri gibi çok çeşitli sebeplerle hemen herkesin karşılaştığı saç dökülmeleridir. Herkesi ilgilendiren bir bölüm olduğu için özellikle bu kısma tüm saç dökülmeleri için önemli notları da bırakıcam. Dökülme dönemlerini daha az kayıpla atlatabilmeniz için özellikle bu bölümü herkesin mutlaka okumasını tavsiye ederim.

1)ERKEK TİPİ DÖKÜLME (Androgenetik Alopesi)

Az önce de bahsettiğim gibi kadın erkek fark etmeksizin başınızın üstünde açıklık varsa siz bu gruba dahilsiniz. Herkesin asla geri dönmez zannettiği ama aslında çok basit bir çözümü olan bir saç dökülme şeklidir. Öncelikle söylemeliyim ki bu dökülme şekli genetiktir ve saç köklerinizin hormon hassasiyeti sebebiyle oluşur. O alandaki saçların gitmiş oluşu saç köklerinizin öldüğü anlamına gelmez. Yani şöyle düşünün; belli bir yaştan sonra hormonlar saç köklerinizi baskılıyor ve uyutuyor ama o baskı ortadan kaldırılınca da tekrar uyanacak ve saçlarınız tekrardan çıkacaklar. “Hormon herkeste var, niye bizimki dökülüyor?” derseniz; dediğim gibi genetik olarak sizin hassasiyetiniz varken diğerlerinde hassasiyet olmayabiliyor. İşin kötü tarafı ise yaş ilerledikçe dökülme de ilerliyor ve bir yerden sonra tedavisi zorlaşıyor. O sebeple erken tedavi çok önemlidir. Lütfen geçe bırakmayın ki saçlarınız sizinle kalsın.

Çok uzatmadan size direkt en etkili, en basit ve ucuz yöntemini söyleyeyim. Eczaneden “Minoksidil (etken madde)” içeren bir saç spreyi alın ve en az 3 ay boyunca sabah akşam, günlük dozajı aşmadan düzenli kullanın. İşte bu kadar basit. Minoksidil bir marka adı değil, etken maddedir. O sebeple bu etken maddeyi içeren herhangi bir markayı tercih edebilirsiniz.

NOT 1: “Saç çıkardığı için saç derisi dışında başka bir alana sürmeyiniz yoksa tüylenme yapabilir.” desem sanırım etkisini anlatan bir cümle olur. Zaten Minoksidil’ in dökülmeyi yavaşlatıp saç çıkışını hızlandırdığı bilimsel çalışmalarla da kanıtlanmıştır.

NOT 2: Bu spreyi bırakacağınız zaman bir anda bırakmak yerine kademeli olarak bırakınız. Örneğin artık düzenli hergün kullanmak yerine haftada 3-4 gün, daha sonra haftada 2-3 gün şeklinde azaltarak bırakınız. Neden derseniz; bu spreyle ağzına bal çaldığınız saçlarınız bir anda terkedilmeyle size küsmesinler.

Eğer “Ben spreyle uğraşamam” derseniz; diğer bir yöntem ise doktor kontrolünde kullanabileceğiniz saç dökülmesine karşı etkili ilaçlardır.  Bu ilaçlar da en az 3 ay, bazen de kişiye göre 6 ay kullanılmaktadır. Size en uygun tedaviye hekiminiz karar verecektir.

Bu iki yöntemden hangisini seçerseniz seçin, bunların yanında bir de PRP ya da Mezoterapi gibi işlemlerle saçınızı desteklerseniz, işte o zaman bomba gibi bir etki gözlemlersiniz. (PRP ve Mezoterapi’nin detayları  son bölümde genel notlar kısmında yer almaktadır.)

2) SAÇ KIRAN (Alopesi Areata):

Halk dilinde “Saç Kıran” olarak adlandırılan saç, sakal, kaş gibi vücut bölümlerinde bozuk para büyüklüğünde oluşan açılmalardır. Kişinin deri bağışıklık hücreleriyle ilgili bir hastalıktır ve bulaşıcı değildir. Tedavi edildiğinde genellikle saçlar geri çıkar ama sadece birkaç formu tedaviye dirençlidir.

ÖNEMLİ NOT: Eğer saçta böyle ceviz büyüklüğünde açılmalar varsa acilen bir Dermatoloji uzmanına başvurulmalıdır. Çünkü bu tarz durumlarda; yani saç kıran, lupus, liken gibi bazı hastalıklarda erken tedavi kalıcı saç kaybını engeller. Süre uzadıkça kalıcı saç kaybı ihtimali artar.

SAÇ MANTARI kısmına da burada değinecek olursak; saçın mantar enfeksiyonu kapması sonucu oluşan dökülmedir. Ama korkmayın çünkü mantar tedavisi sonucu genellikle saçlar tekrar çıkar.

3) SAÇLARIN ÇOK SIKI BAĞLANMASI SONUCU ÇEKMEYLE OLUŞAN SAÇ KAYBI (Traksiyonel Alopesi):

Çoğu kişi farkında olmasa da bir zaman sonra kalıcı saç kaybıyla sonuçlanan bir durumdur. Çok sıkı saç bağlamak, sürekli topuz veya sıkı örgüler saç ön çizgisini geriye çeker, alnı genişletir ve ensedeki saçların koparak dökülmesine yol açar. Bu tarz saç modelleri sürekli olarak kullanılırsa yaklaşık 10 yıl içerisinde kalıcı saç kaybıyla sonuçlanabilir.

Tedavisi için öncelikle bu tarz modellerden vazgeçilmelidir ve eczaneden temin edeceğiniz “Minoksidil (etken madde)” içeren bir saç spreyini en az 3 ay boyunca hergün sabah akşam, günlük dozajı aşmadan ve bırakılacağı zaman da kademeli olarak; yani haftada 3-4 gün, sonra haftada 2-3 gün şeklinde yavaş yavaş bırakılması gerektiğini tekrar bu bölümde de hatırlatırım.

NOT: Eğer 3 ay sonunda da sonuç alınmazsa acilen bir Dermatoloji uzmanına başvurunuz.

4) DÖNEMSEL SAÇ DÖKÜLMESİ (Telogen Effluvium):

İşte herkesin hayatında en az bir kez bile olsa karşılaştığı durum. Stres, Demir eksikliği, D vitamini eksikliği, bazı ilaçlar, doğum, ağır diyetler, hızlı kilo kaybı, Tiroid hastalıkları, Corona gibi ateşli hastalıklar sonrası oluşan dökülme ve hatta mevsim geçişlerinde oluşan dökülmeler de bu gruba dahildir. Şimdi konunun ilk başından içinize su serperek ilerleyeyim ki bu dökülmeler geri dönüşlüdür. Böyle dönemlerde günlük 300-400 tel saç kaybı normal kabul edilir ve stresör faktör ortadan kalktıktan sonra saç dökülmesi en geç 6 ay içerisinde kendini sınırlar ve normale döner. Ama o zamana kadar elimiz kolumuz bağlı oturmak yerine, nasıl en az hasarla atlatabiliriz ona bir bakalım.

SAÇ DÖKÜLMESİNE KARŞI GENEL FAYDALI BİLGİLER

Saç dökülmesine karşı multivitamin desteklerinden faydalanabilirsiniz. Özellikle dökülmenin yoğun olduğu dönemlerde Biotin, Çinko, Omega-6 ve Omega-9 kullanımı çok önemlidir. Ayrıca bir önceki köşe yazımda paylaşmış olduğum zencefilli tariften günlük 1 çay kaşığı kadar tüketmeniz hem saç dökülmenize, hem cilt, hem de tüm vücudunuza faydalı olacaktır. Bu arada içki, sigara, işlenmiş gıdalar ve gazlı içeceklerin sadece saç dökülmesine değil, tüm vücut için zararlı olduğunu, yeterli ve dengeli beslenmenin ise tüm vücut işleyişi için çok önemli olduğunu hatırlatırım.

Saç dökülmesi dönemlerinde PRP ve Mezoterapi desteği konusuna gelecek olursak; minik enjeksiyon iğneleriyle saç derisine vitamin ve besin takviyesi verilir ve tabiri caizse saçlara resmen can kan gelir. Saç çıkışı hızlanır, saç telleri kalınlaşır, dolgunlaşır ve genel saç sağlığında gözle görülür bir fark yaratır.

Kemoterapi gören bireylerde ise saç çıkışı tedavi bittikten sonra, daha doğrusu kemoterapi ilaçları vücudu terkettikten sonra başlar ve saçlar genellikle tamamen geriye döner.

Geldik yazımın sonuna. Umarım faydalı olabilmişimdir. Anadolu’da “Kadının yakışığı saçtır.” derler ama kadını erkeği yok bu işin. “İnsanın yakışığı saçtır.” diyelim. Umarım en kısa sürede hayal ettiğiniz saçlara kavuşursunuz.

Sağlıcakla ve yeni çıkan saçlarınızın mutluluğuyla kalın…

ÖNEMLİ NOT: Tüm saç dökülmesi türlerinde erken tedavi için doktorunuza başvurduğunuzda size uygun tedavi ve gerekli takviye alımlarına sizi yönlendireceğini unutmayınız. Hamileler, emziren anneler, ya da alerji gibi çeşitli rahatsızlık durumları olanların doktor kontrolü olmadan hiçbir şeyi kullanmaması gerektiğini de tekrar hatırlatırım.

Gıda Mühendisi & Gıda Güvenliği Uzmanı

H. Pınar KORALAY