Siz de her gün saçlarınızı yıkıyor musunuz?

Sosyal yaşantı sebebiyle çoğu kişi her gün saçlarını yıkama gereği duyuyor. Birçoğunuzun “Her gün yağlanıyor ve mecburen yıkıyorum.” dediğini duyar gibiyim. Haklısınız! Ama Amerikan Dermatoloji Akademisi (American Academy Of Dermatology)’nin önerisi ise; yağlı saç derisine sahip olanların günlük yıkama yapabileceği, kuru saç derisine sahip olanların ise daha seyrek yıkama yapmaları yönünde. Aslına bakarsanız bilim ışığında yorumlayacak olursak bence çok sık yıkamayın derim. Her gün yıkamazsam rahat hissedemiyorum kısmına ben de katılıyorum. Ama nasıl alıştırırsak öyle gittiğini de unutmayalım. Şöyle ki; saç derimizin belli bir doğal yağ seviyesi var. Biz her gün yıkayınca orada eksilen miktarı acilen yerine koymaya programlanmış saç derimiz fazla mesaiye kalıyor ve daha çok yağ üretiyor. Sonra biz ertesi gün yine yıkıyoruz ve o yine arayı kapatmak için uğraşıyor derken her gün yıkamaya mahkûm  edilmiş bir saç derisi ortaya çıkarıyoruz. Hâlbuki azıcık sabredip günaşırı yıkasak, yağ seviyesi çok azalmıyor diye saç derimiz de fazla mesailerden vazgeçiyor ve dinleniyor. Kısacası günaşırı ritmine ayak uyduruyor. Böylece bir gün arayla yıkasak da temiz görünen saçlara kavuşuyoruz.

Saçı her gün yıkamak saçı dökmez ama saçın nem dengesini bozar, saç derisini kurutur, elektriklenen, parlaklığını yitirmiş mat saçlar ortaya çıkarır. Ama illâki saçımı her gün yıkamak istiyorum derseniz mutlaka günlük yıkamaya uygun hafif içerikli şampuanlar tercih ediniz. Ayrıca kendi saç derinize uygun şampuan tercihinin önemini de unutmayınız. (Yağlı, kuru, kepekli… vs.) Saçlar en fazla günde 1 kez, en az da haftada 1 kez şeklinde yıkanmalıdır.

Size katılıyorum ve her gün yıkanan saçların verdiği huzur paha biçilemez kesinlikle, ama canlı olan her şeyin dinlenmeye ihtiyacı varken saçlarımızın da ihtiyacı olduğunu unutmayalım. Tıpkı 11 ay sonunda oruçla dinlendirdiğimiz vücudumuz gibi, ya da yoğun makyajlar sonucu birkaç gün dinlenmeye ihtiyaç duyan cildimiz gibi. Ve inanın bana dinlenen saçlarınız çok daha canlı, parlak olacak. Ayrıca satın alacağınız en pahalı saç bakım maskesi bile kendi saç derinizin ürettiği yağın bakım kalitesinin eline su bile dökemez. Çünkü neye ihtiyacı olduğunu bizden daha iyi bilen ve ona göre kendi öz yağını üreten bir şeyden bahsediyoruz. O sebeple hiç değilse boş günlerinizde dümeni ona verin. Emin olun pişman olmayacaksınız. Hattâ bir tüyo daha vereyim mi; o yağı parmak uçlarınız veya bir tarak yardımıyla nazikçe uçlarına doğru yayın ki saçınız kökten uca bayram etsin.

Birkaç pratik tüyo daha;

Saçlarınızı dinlendirdiğiniz günlerde eğer çok rahatsız hissedecekseniz, hiç değilse ön kısımlara az miktar kuru şampuan ya da çok az saç parfümü uygulayabilirsiniz. Hiç değilse arkadaki saçların beslenmesi yanınıza kâr kalacaktır. Ayrıca saçlarınız daha az yağlansın istiyorsanız saçlarınızın yüzünüze temas etmediği modelleri tercih edin. Ve benim naçizane tavsiyem gece uyurken ön saç çizgisindeki saçlarınızı yüzünüze temas etmeyecek şekilde küçük bir tokayla tepeden tutturup uyuyun ve gece yüzünüzü temizlemeden uyumayın. Çünkü saçları yağlandıran en önemli etmenlerden birisi yüzümüzdeki yağ tabakasıdır. Hattâ şöyle ki; yüze temas eden saçlardaki toz kir yüzümüze yapışır ve gece temizlenmediğinde ciltte oksidasyona sebep olur. Bu sebeple hem saçımızdaki yağlanmayı azaltmak için, hem de cilt sağlığımız için her akşam mutlaka yüzümüzü uygun bir temizleyiciyle temizlemeliyiz. (BİR DİP NOT: Gece temizliğinde sadece duru su asla yeterli olmaz ve cilt tipimize uygun temizleyici gereklidir. Çünkü cilt için gece vakti demek onarım vakti demektir ve oksidasyona sebep olabilecek tüm etmenlerden tamamen arındırılmalıdır.) Dediğim gibi gün boyu yüzümüzde biriken toz kir gibi etmenler ciltte oksidasyona sebep olurken, aynı zamanda hücre DNA’sına zarar verdiğini, leke, akne ve pek çok cilt lezyonuna sebep olduğunu ve hattâ alışkanlık hâline getirildiğinde cildin biyolojik olarak 10 yıl erken yaşlanmasına sebep olduğunu da ayrıca hatırlatmak isterim. Güzel yaş almak isteyenlere saygıyla duyurulur.

Sevgili okurlarım; geçen ayki yazımda saç dökülmesinin en önemli sebeplerinden biri olan Demir eksikliğinden bahsetmişken bütünlük bozulmasın diye ardı sıra diğer önemli vitamin, mineraller ve onları ihtiva eden besinler kısmına değinecektim. Ama Ramazan ayı dolayısıyla yiyeceklerden bahsedip sizi zora sokmak istemediğim için Ramazan sonrası yazılarımdan birinde değineceğimi saygıyla bildiririm. Sağlıcakla kalın…

Gıda Mühendisi & Gıda Güvenliği Uzmanı

PINAR KORALAY