Yeni Nesil Savunması

Merhaba sevgili okurlar, uzun bir aradan sonra sizlere eğitici ve pozitif farkındalık yazılarımı yazmaya devam etmeden önce toplumun içerisindeki gözle görülen bir sorundan bahsetmek ve günü sadece bunun ile kapatmak istiyorum.

Yeni nesil hakkında sosyal medyada, sokaklarda vb. her alanda konuşulan konuların objektif taraflarına değinmek ve bir nebzede olsa şanlı Türk gençliğinin sesi olmak istiyorum. Konuya girmeden önce biraz detaylandırmakta fayda var. Herhangi bir sosyal medya platformunda illaki yetişkin bir bireyin genç bir arkadaşımıza cebindeki telefona, aldığı eğitime giydiği kıyafete şükür et diyerek kendi gençlik zamanlıklarında ki zorlukların aşılamaz durumlarından bahsettiklerini ve bu şekilde yeni nesilin sorun ve düşüncelerini aşağılayıcı tavırlar ile geçiştirdiklerine şahit olmuşsunuzdur. Hatta bir çoğunuzun zihninde, yazdıklarımı okurken bu olayların gözünüzün önünde canlandığını görüyor gibiyim. Fikrinizin ne olduğunu bilmiyorum ama bu yazacaklarım yeni nesilin savunmasıdır.

Onların, yani sizin tabirinizle yeni nesilin doğup büyüdüğü yılların içinde gerçekleşmiş olaylara ve bu olayların onlarda oluşturduğu çocukluk travmalarına bir göz atalım. Bu yazıyı okurken, sanki ‘’ Ne var canım bizim zamanımızda da sorunlar vardı’’ dediğinizi duyuyor gibiyim. Sizlere cevabım şudur ki bir çoğunuz çocukluk yıllarınızda teknoloji gelişmediği için belki de yan mahallede olan bir olaya bile aslında şahit olmamışsınızdır. Kendi gençlik çağınızda yaşanan kötü olayların sadece içinde bulunduğunuz kötü durumların zihinlerinizde yer edindiğini geri de kalan olayların sadece kulaktan duyma olarak kaldığını sizde çok iyi biliyorsunuz. Ama bu arkadaşlarımız gelişen teknoloji unsurları gereğince Afrika’da dahi yaşanmış bir olaya birinci gözden şahit oluyor ve bu görüntüler bu kayıtlar beyinlerinde yer ediniyor.  Dünyanın her neresinde olur ise olsun cinayetler, doğal afetler, terör saldırıları ve birbiri ardına gelmiş tüm kötü senaryoları sanki biz ordaymışçasına bizlere ulaştıran, şahit eden sosyal medya gibi bir tehlike ile büyüdük ve yaşamaya devam ediyoruz. Bu kocaman sorunların ve tükenen doğal kaynakların içinde ekstra olarak pandemik bir salgın hastalığın kısıtlamaları dahilinde eğitim görmeye, iş bulmaya, hayata tutunmaya hatta hayatta kalmaya çalışıyoruz. Ve tüm bunlara rağmen zamanında tek bir sınav ve ufak bir eğitim ile memur olmuş ya da artık her ne olduysa olsun bir yerlere gelmiş bazı bireyler, lisans eğitimi almış, yüksek lisans yapmış, yabancı dil bilen gençlere aşağılayıcı ve gerici bir kafa yapısı ile verdikleri tepkilerin, yüz kızartacak türden olması toplumun etik ahlaki yargılarına ters bir durumdur. Yeni nesil zaten hayatın zor kısımları ile mücadele içerisinde kendilerine bir kimlik arayışın da iken hiçbir şeye yaramayacak eleştirilerinizi yeni nesilin üzerinden çekmenizi ve onlara daha güzel bir ülke bırakmak adına yaşam tarzınıza ve seçimlerinize çeki düzen vermenizin daha yararlı olacağını savunuyorum. Ülkenin her yerini zararlı internet ağları sarmış, memleketin her köşesi işe yaramaz eğitim zırvalıkları ile dolu iken yükselen döviz kuru ve bunca kötü yaşanmış olaylar silsilesi içinde; kendini geliştirmiş, dil öğrenmiş, kitaplar okumuş, kendine iyi bakıp gerekli lisans ve lisans üstü ihtisasları yerine getirmiş bir bireyin ne telefonu ne de yaşadığı hayat sizleri zerre kadar ilgilendirmez. Ve asla yeni nesile şükür etmedikleri ya da asgari ücretle yaşayabilecekleri fikri ile yaklaşmayın. Liseden mezun olduğumuz anda erişebileceğimiz bir maaş ve hayat standartları için öncesinde 5-6 yıl daha eğitim almamız anlamsız olacaktır. Onlar iş beğenmiyorlar, çünkü kendilerinin farkındalar. Sizde çağın ne kadar gerisinde kaldığınızı fark edin kendinizi geliştirin ve onlara geriye baktıklarında sizleri güzel hatırlayacakları bir motivasyon kaynağı ve gelişmiş bir ülke bırakın.