ATKESTANESİ VS.

Atkestanesi…

Televizyonda bir haber… Sakarya’da iki aile, çocuklarına  -dört çocuğa-  atkestanesi tohumuyla balı karıştırıp şifa niyetine yedirmiş. Çocuklar bu şifalı(!) karışımdan zehirlenip hastaneye kaldırılmış. İki çocuk yoğun bakımdaymış. Gel de yorumla bu haberi şimdi! Çocukların haline mi yanarsın, ailelerin cehaletine mi? Yoksa, çağını hak etmeyenlere mi? Hangisine?

Yine yazım yanlışı…

Yine İş Bankası Kültür Yayınları, yine yazım yanlışı… Söz konusu yayınevinden çıkan çocuk kitabı Fırtınadaki Kanatlar’ı okudum. Çok güzel bir kitap. Çevremdekilere de önerdim bu kitabı. Ancak kitapta öyle bir yanlış buldum ki canım çok sıkıldı. Künyesinde editör ismi bulunan iyi bir yayınevinin kitabındaki yazım yanlışına bakın: “Aesha’da camdan çıktı ve Joe’nun yanına geldi.” (Cümlenin doğru yazılışı şöyle olmalı: “Aesha da camdan çıktı ve Joe’nun yanına geldi.”) editörlerin süzgecinden geçen kitaplarda Böyle yanlışlar oluyorsa, ortaokul, lise öğrencilerinin yazılarında yaptıkları yazım yanlışlarına niye kızılsın ki! Derhal yayınevine durumu anlatan bir mail gönderdim ve durumun bundan sonraki baskılarda düzeltilmesini istedim.

Yardırmış geliyordu

Vatandaş, televizyon muhabirine kazayı anlatıyor: “Belediye otobüsü, en sağdan en sola geçmeye çalıştı. Dolmuş taksi de yardırmış geliyordu. Kaza kaçınılmazdı.” Çocukların, gençlerin dilinden bu sözü işitince tüylerim diken diken oluyor. Anladım ki büyükler de bu sözcüğü rahat rahat kullanıyormuş. Meğer “yardırmak” sözcüğü almış başını gitmiş de bizim haberimiz yokmuş. Sözcükler, dilin anlam sularına böyle karışıyor işte. Bazı sözcükler varlıklarıyla dili güzelleştirip ona güç katıyor, bazı sözcükler de dilin sularını bulandırıyor, kirletiyor, çamurlaştırıyor.