Haberler Mail veya WhatsApp olarak gelsin!
Denizli’de otomobille traktör çarpıştı; 3 yaralı
Denizli’de otomobille traktör...
18:10Şehir Projelerinde Konfor ve Fonksiyonelliğin Ön Plana Çıkma...
Şehir Projelerinde Konfor ve F...
18:09Mr Yazılım ile Dijital Dünyada Güçlü Bir Başlangıç
Mr Yazılım ile Dijital Dünyada...
18:06Lykos Vadisi’nin 52 eseri Denizli’de ilk kez sergilendi
Lykos Vadisi’nin 52 eseri Deni...
Birleşik Arap Emirlikleri son yıllarda yalnızca dünyanın en büyük finans ve lojistik merkezlerinden biri olmakla kalmadı; aynı zamanda her yıl onlarca yeni yapının ve hatta bütün mahallelerin ortaya çıktığı gerçek bir mimari çekim noktasına dönüştü.
denizli24haber
EDİTÖR
Giriş: 31.10.2025 - 18:16
Güncelleme: 31.10.2025 - 18:16
Dubai’de planlanan Dynamic Tower, mimaride gerçek bir devrim olmayı vaat ediyordu — 420 metre yüksekliğinde, 80 katlı bir kule; her katın 360 derece dönebileceği bir sistem.
İtalyan mimar David Fisher’ın projesi, sakinlerine sadece bir düğmeye basarak pencerelerinden görünen manzarayı değiştirme imkânı sunacaktı.
Bu vizyonun en çarpıcı yönü, inşaat yönteminin tamamen yenilikçi olmasıydı: her kat fabrika ortamında ayrı ayrı üretilip, daha sonra döner mekanizmaya sahip merkezi bir beton eksene monte edilecekti. Enerji ihtiyacı ise katlar arasına yerleştirilecek rüzgâr türbinleri ve güneş panelleriyle karşılanacaktı.
Günümüzde proje teknolojik olarak yeniden ele alınma sürecinde. Mühendislik zorlukları, ilk hesaplamalardan daha karmaşık çıktı ve tamamen yeni çözümler gerektiriyor.
Bugün en yüksek likiditeye sahip Dubai’deki gayrimenkul Palm Jumeirah adasında yer alıyor; dolayısıyla bu projeyi popülerlik açısından geçmek neredeyse imkânsızdı. Yeni bir fikir gerekiyordu - ve bu fikir The World adlı yapay takımada projesiyle geldi.
Dünya haritası şeklinde inşa edilen 300 ada arasında özellikle su altı rezidans konseptleri dikkat çekiyordu: deniz seviyesinin kısmen altında konumlanan, panoramik pencerelerle donatılmış lüks evler.
Bu su altı konutlar, geleceğin lüks yaşam anlayışının bir simgesi olarak tasarlandı - mercan resiflerine bakan yatak odaları, su altı bahçeleri ve özel deniz gözlemevleriyle. Teknik çözümler arasında dayanıklı camlar, basınç dengeleme sistemleri ve otonom yaşam destek altyapıları yer alıyordu.
Projenin ilerleyen aşamalarında konsept, mevcut teknolojik olanaklara uyum sağlayacak şekilde yeniden düzenlendi.
Tamamen su altı evleri fikrinden vazgeçilerek, Dubai emlak https://myestateinvest.com/tr/bae/dubai/ projelerinde daha uygulanabilir bir çözüm geliştirildi: suyun üzerinde yüzen, ancak alt katmanlarında su altı yaşam alanları bulunan lüks villalar. Özel iskeleler, su altı spa alanları ve deniz seviyesinin altında yer alan geniş panoramik pencerelerle donatılan bu villalar, hem mimari açıdan özgünlüğünü korudu hem de yatırım değeri açısından dikkat çekti.
Dubai Emirliği’nde tasarlanan Dubai Creek Tower, kentin yeni simgesi olması ve 1000 metreden fazla yüksekliğiyle dünyanın en yüksek yapısı unvanını alması amacıyla geliştirildi.
İspanyol mimar Santiago Calatrava’nın projesi, ünlü Burj Khalifa’yı bile geride bırakacak şekilde tasarlanmıştı.
Kulenin benzersiz mimarisi, minare ve zambak formundan ilham aldı; gökyüzüne doğru zarif biçimde incelen bir siluetle. İç mekânlarda gökyüzü bahçeleri, seyir terasları ve sadece dikey değil, açılı olarak da hareket edebilen yenilikçi asansör sistemleri planlandı.
İnşaat 2020 yılında pandemi nedeniyle geçici olarak durduruldu, ancak bu süreç proje için derinlemesine bir yeniden tasarım dönemi olarak değerlendiriliyor. Emaar Properties’in kurucusu Mohamed Alabbar’a göre, kule şu anda çok sayıda uluslararası mimarlık ofisinin katılımıyla yeniden tasarlanma aşamasında.
Yeni konseptin, daha yenilikçi teknolojik çözümler ve sürdürülebilir malzemeler içermesi bekleniyor.
BİR CEVAP YAZ
E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir