Para Piyasası modülü kapalı
x

Son Dakika Haber Gönder Video Yazarlar Kurumsal İletişim

Paylaş

Yangında eşini ve kızını kaybetti o acıyı bu sözlerle anlattı

Grand Kartal Otel’de çıkan yangında eşi Dr. Öğretim Görevlisi Kübra Tonguç Altın ve kızı Alya Altın’ı kaybeden Hilmi Altın, sosyal medya hesabından olay anında yaşadıklarını paylaştı. Altın, eşinin son sözlerinin “Hilmi kalk, yangın var! Bize yetiş!” olduğunu belirterek yaşadığı korku dolu anları anlattı.

denizli24haber denizli24haber EDİTÖR Giriş: 27.01.2025 - 09:10 Güncelleme: 27.01.2025 - 09:10
Yangında eşini ve kızını kaybetti o acıyı bu sözlerle anlattı

Bolu’nun ünlü kayak merkezi Kartalkaya’da geçtiğimiz günlerde meydana gelen Grand Kartal Otel yangını, birçok kişinin yaşamını yitirmesine ve yaralanmasına neden oldu. Yangında eşi Dr. Öğretim Görevlisi Kübra Tonguç Altın ve kızı Alya Altın’ı kaybeden Hilmi Altın, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda yaşadığı korku dolu anları anlattı. Eşinin son sözlerini, “Hilmi kalk, yangın var! Bize yetiş!” şeklinde ifade eden Altın, yangın sırasında yaşadıkları çaresizliği ve kurtulma çabalarını gözler önüne serdi. 

Yangının başladığı anlarda eşi ve kızının odadan hızla çıktığını belirten Hilmi Altın, koridorları saran yoğun duman nedeniyle nefes almanın imkansız hale geldiğini ifade etti. Merdivenlere ulaşmak için büyük bir çaba sarf ettiğini ancak başarılı olamadığını söyleyen Altın, bulunduğu odada diğer misafirlerle birlikte çarşaflardan tahliye planı yapmaya çalıştıklarını dile getirdi.

O sırada odada 13 kişi olduklarını belirten Altın, herkesin iş birliği içinde önce çocukları, sonra kadınları ve en son erkekleri aşağıya indirmeye çalıştığını ifade etti. Yatakları camdan aşağı atarak zemini yumuşatmaya çalıştıklarını belirten Altın, kendisi atlamaya çalıştığında çarşafların kopması nedeniyle 8. kattan 5. kat sundurmasına sırt üstü atlamak zorunda kaldığını söyledi.

"Göz göre göre gelen bir felaket"

Hilmi Altın, kurtulduktan sonra ailesini bulmak için büyük bir çaba sarf ettiğini ancak onlara ulaşamadığını ifade etti. Yangının ardından oteldeki yetersiz güvenlik önlemleri ve acil durum müdahalelerindeki eksiklikler büyük tepki topladı. Altın, olayın bir trajedi olduğunu ve sorumluların hesap vermesi için elinden geleni yapacağını belirterek, “Bu acıyı kimse yaşamasın” dedi.

Sorumluların cezalandırılması talep ediliyor

Facianın ardından otel yönetimi ve yetkililer hakkında soruşturma başlatılırken, benzer olayların yaşanmaması adına yangın güvenliği ve otel denetimleri konularında kamuoyunda büyük bir tartışma başladı. Altın, “Allah bana bir can verdi, eşimin ve kızımın can borcunu da bana yükledi. Bu sürecin takipçisi olacağım” diyerek adalet çağrısında bulundu.

Hilmi Altın'ın sosyal medyada o paylaşımı:

"Olay günü eşim Kübra’nın “Hilmi kalk yangın var, bize yetiş!” sözüyle gözümü açtığımda karşımda eşimi ve kızımı koşarak odadan çıkarken gördüm. Ben giyinip odadan çıktığımda ise (tahmini 30-50 sn farkla) çok yoğun zehir gibi bir dumanla karşılaştım ve nefes almak imkansızdı. Merdivenleri birkaç kez denesem de bulamadım. Eşimin ve çocuğumun erken davranmasının kurtulmalarına yardım ettiğini düşünerek, 8. katta çaresizce ileri geri giderken arkadaşlarımıza koridorda rastladım.

Onlarla beraber, diğer arkadaşlarımız Yalçın ailesinin odasına sığındık. Çarşaflarla inme planı yapılırken, ben bir kez daha eşimin ve kızımın peşinden gitmek istedim. Yüzüme ıslak havlu sararak tekrar arkadaşlarımın odasını terk ettim. Ancak duman çok daha kötüydü ve artık sıfır görüş vardı. Yine de tekrar merdivenleri arasam da başaramadım.

Rastgele dumandan kaçarak yürüdüğümde, koridorun sonunda, nefes almaya imkân veren az görüşlü bir alanda, kalabalık bir grubun cam kırmaya çalıştığını gördüm. Derhal onlara katıldım, ve beraber bir odaya sığındık. Hatırladığım kadarıyla 13 kişiydik. Çocuklar ve kadınlar çoğunluktaydı. Odadakiler olarak inanılmaz bir uyum içindeydik ve herkes önce çocukları sonra kadınları ve en son erkekleri indirmek üzere uygulamaya geçti.

Arkadaşlar çok hızlı çarşafları bağlarken benim gözüm yataklara ilişti. Yataklar büyük, pencereler oldukça küçüktü. Yatakları atabilir miyiz diye sorduğumda tereddütsüz herkes bütün gücünü verdi ve hızla yatakları bükerek aşağı attık. Daha sonra çarşaflarla önce çocukları sonra kadınları yatakların üstüne indirdik.

Erkeklerden bir arkadaş, ben çarşafları sabit bir yere bağlarım, sen git ben en son inerim dedi. Ben de sondan bir önce indim. Benden önceki arkadaşta çarşaf koptu ve bana az bir çarşaf parçası kalmıştı. Kendimi 8. Kat penceresinden 5. Kat sundurma üzerine doğru sırt üstü bırakarak yatağa doğru düştüm. Sanırım orada kurtarmaya çalışan bir arkadaşın üstüne düşmüşüm. İkimiz de birbirimizin iyi olduğunu teyit edince koşarak eşimi ve çocuğumu aramaya gittim. Ancak aradığım hiçbir yerde bulamadım.

Diğer insanlara faydası dokunabilir diye, yatak fikri bizde yaradığı için, diğer otele koşup personelden acilen pencere altlarına yatakları getirmelerini istedim. Sonra sundurmalara diğer otelden yatak atmaya başladık. Afad ekibi kalabalıklaşınca kurtulanları diğer otele aldılar. Maalesef günün sonunda bu otel Eşim Kübra ve Kızım Alya’yı benden aldı. Dünyanın en acı hissi, tarifi imkansız.

Biz o otele ilk kez giderken, iki aile, pusetten beri beraber büyüyen, birlikte üniversite planları kuran, aynı evde yaşama hayali ile büyüyen çocuklarımızın tatil arzularını yerine getirmek istedik. Ancak beraber cennete yürüyeceklerini bilemezdik...
Kızımızı canından çok seven eşim de, asla ayrı kalamadığı “minik kuş”unu, son nefesinde dahi bırakmadı.

Beraber gittiğiniz Yalçın ailesinden Atakan Hoca’mı ve minik Derin’imi, canım kızım Alyam ve canım eşim Kübram ile beraber yitirdik. Atakan’ımızın eşi biricik Yaprak ve kızı Defne’miz ise güçlükle kurtularak ailelerine ve bizlere bağışlandı.
O gün o odada ve o otelde kendi canları pahasına insanlar için koşturan herkesten Allah razı olsun. Çok büyük bir can pazarıydı. Ancak bu bir talihsizlik değildi! Göz göre göre bir katliam yapıldı. Bizlere o otelde resmen ölümlerden ölüm beğen denildi.

Allah bana bir can verdi, eşimin ve kızımın can borcunu bana yükledi, bende de bu can oldukça sorumlularının hak ettiği cezayı alması için var gücümle savaşacağım. Bu noktada devletimize ve adaletimize, en ufak hatası olan herkesin cezalandırılacağı konusunda güvenim şüphesiz tamdır.
Allah bu acıyı yaşayan herkese sabırlar versin. Yaşatanlar ise adalet önünde hak ettiği cezaları çeksin.

Bizlere bu süreçte destek olan, dünyanın ve vatanımızın dört bir yanından gelen, arayan, soran dostlarımıza, minnettarız. Dualarını esirgemeyen, bizimle acı çeken herkesten Allah razı olsun.
Dilerim “Sıralı ölüm” kelimesinin değerli anlamını kimse bir daha benzer bir acıyla anlamak zorunda kalmaz. Umarım yaşanan son acı bizimki olur, ve acıların kader olması güzel ülkemizde son bulur.

BİR CEVAP YAZ

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorumlar (0 Yorum)
Yorum Sıralaması:



Anasayfa Kategoriler YOUTUBE
ÜYE VE KÖŞE YAZARI GİRİŞİ
GİRİŞ BAŞARILI YÖNLENDİRİLİYOR
GİRİŞ BAŞARISIZ !