“Arsa al bekle bitti” uyarısı: Denizli’de yeni yatırım denklemi

Denizli’de gayrimenkulde “durgunluk” tartışması sürerken, Yatırım ve Gayrimenkul Uzmanı Mehmet Sevindik piyasaya dair dikkat çeken mesajlar verdi. Sevindik, sorunun piyasanın kendisinden çok yanlış değerlendirmelerden kaynaklandığını söyledi; doğru fiyatlanan taşınmazların hâlâ alıcı bulduğunu vurguladı.

Denizli Haber – Denizli’de gayrimenkul piyasasına ilişkin “durgunluk” söylemleri tartışılmaya devam ederken, Yatırım ve Gayrimenkul Uzmanı Mehmet Sevindik, piyasanın görünen yüzünün ötesine geçen çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. Sevindik’e göre sorun emlak piyasasında değil; yanlış okumalarda ve stratejisiz bakış açısında.

“DENİZLİ’DE EMLAK KRİZİ YOK, ALGI VAR” VURGUSU

Daha önce “Denizli’de emlak krizi yok, algı var” tespitinde bulunan Sevindik, bu görüşünün bugün çok daha net hale geldiğini vurguladı. Sahadaki verilerin ve resmi istatistiklerin bu durumu açıkça ortaya koyduğunu ifade eden Sevindik, Denizli’de doğru fiyatlanan ve doğru alıcı profiline sunulan taşınmazların hâlâ işlem gördüğünü söyledi.

SEÇİCİ AMA GÜÇLÜ PİYASA MESAJI

“Satılamayan portföylerin büyük kısmı piyasa şartlarından değil, gerçeklikten kopmuş beklentilerden kaynaklanıyor” diyen Sevindik, seçici ama güçlü bir piyasanın varlığını sürdürdüğünün altını çizdi. Sevindik’e göre Denizli’yi Türkiye’deki birçok şehirden ayıran en önemli unsur, tabelaya değil üretime dayalı bir ekonomi yapısına sahip olması.

DTO VE DSO MESAJINA DİKKAT ÇEKTİ

Bu noktada Denizli Ticaret Odası ve Denizli Sanayi Odası tarafından yapılan son dönem açıklamalarına dikkat çeken Sevindik, ortak mesajın net olduğunu belirtti. “Bu şehir hâlâ üretiyor; ancak artık daha planlı, daha verimli ve daha akıllı üretmek zorunda.” İhracat, sektör çeşitliliği, yeşil dönüşüm ve dijitalleşme vurgularının yatırım kararlarını doğrudan etkilediğini söyleyen Sevindik, bu dönüşümün gayrimenkul piyasasını da yeniden şekillendirdiğini ifade etti.

“ARSA AL, BEKLE” DÖNEMİ KAPANDI

Denizli’de gayrimenkulün artık pasif bir yatırım aracı olmaktan çıktığını belirten Sevindik, yatırımcılar için yeni denklemi şu sözlerle özetledi: "Üretim + Lojistik + Enerji + İnsan Kaynağı + Gayrimenkul" Bu beş unsur birlikte düşünülmediğinde ciddi maliyetlerin kaçınılmaz olduğunu vurgulayan Sevindik, özellikle sanayi yatırımlarında yanlış lokasyon, yetersiz altyapı ve genişleme imkânı olmayan arsaların uzun vadede büyük riskler barındırdığına dikkat çekti.

“BEN EMLAKÇI DEĞİL, YATIRIM MİMARIYIM”

Kendisini klasik emlak anlayışından net bir çizgiyle ayıran Sevindik, yaptığı işi “yatırım mimarisi” olarak tanımlıyor. Bir portföyü değerlendirirken yalnızca bugünü değil, 3–5 yıl sonrasını da okuduklarını belirten Sevindik, faiz politikalarından ihracat kompozisyonuna kadar birçok parametreyi birlikte ele aldıklarını söyledi. Bu yaklaşım sayesinde mülk sahiplerinin satış stresi yaşamadığını, yatırımcıların ise yanlış karar pişmanlığına düşmediğini vurguladı.

SANAYİCİYE NET UYARI: “YANLIŞ SEÇİM SERVETİ ERİTEBİLİR”

Sanayici ve iş insanlarına özel bir mesaj da veren Sevindik, gayrimenkulün artık serveti otomatik olarak koruyan bir araç olmadığını ifade etti. Yanlış lokasyon, yanlış metrekare ve geleceği hesaba katmadan yapılan yatırımların, rekabet gücünü ciddi şekilde zayıflattığını dile getirdi. “Bir sanayiciye mutlaka şunu sorarım: Bu tesisi 5 yıl sonra büyütmek istediğinde ne yapacaksın? Eğer bu sorunun cevabı yoksa, o yatırım eksiktir” dedi.

“PİYASA BİTTİ DİYENLER GÜRÜLTÜ ÇIKARIYOR”

Piyasada “her şey durdu” algısının güçlü olmasının nedenini de değerlendiren Sevindik, genellikle yanlış fiyatlama yapan, hukuki sorunlu portföylerle çalışan veya gerçek değerle yüzleşmek istemeyenlerin bu algıyı beslediğini söyledi. Sessiz ama nitelikli işlemlerin devam ettiğini belirten Sevindik; “Ben algıyla değil, tamamlanan işlemlerle konuşurum” ifadelerini kullandı.

“MESELE EMLAK DEĞİL, BAKIŞ AÇISI”

Denizli'nin gayrimenkul ve yatırım fırsatlarını değerlendiren Mehmet Sevindik, şu sözlerle konuşmasını bitirdi; “Denizli’de mesele emlak değil; bakış açısıdır.  Benim işim algıyı değil, gerçeği masaya koymak. Bu yüzden benimle çalışanlar, zor zamanlarda bile doğru yerde durur.”