Haberler Mail veya WhatsApp olarak gelsin!
197 futbolcu PFDK’lık oldu! Denizli ekibinden 2 isim
197 futbolcu PFDK’lık oldu! De...
17:56EveryMaterial Güvencesiyle İşletmenize Özel Kuruyemiş Dolabı...
EveryMaterial Güvencesiyle İşl...
17:55Eğitim-İş’ten Öğretmene Şiddet Tepkisi
Eğitim-İş’ten Öğretmene Şiddet...
17:55Akyüz Oto Çekici İle İzmir Yollarında Güvenle Seyahat Edin
Akyüz Oto Çekici İle İzmir Yol...
PAÜ Hastaneleri’nden Dil ve Konuşma Terapistleri, 22 Ekim Dünya Kekemelik Günü’nde kekemeliğin yalnızca akıcılık değil; eğitim, iş ve sosyal yaşamı etkileyen çok bileşenli bir bozukluk olduğunu vurguladı.
denizli24haber
EDİTÖR
Giriş: 22.10.2025 - 11:43
Güncelleme: 22.10.2025 - 11:43
Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Hastaneleri Dil ve Konuşma Terapistleri Gizem Oruç ve İsmail Emir Salınan, 22 Ekim Dünya Kekemelik Günü dolayısıyla yaptıkları açıklamada kekemeliğin yalnızca konuşma akıcılığındaki kesintilerden ibaret olmadığını, bireyin eğitim, iş ve sosyal yaşamını etkileyerek yaşam kalitesini düşürebildiğini vurguladı.
Uzmanlar, kekemeliğin; ses, hece ve kelime tekrarları ile uzatmalar ve konuşmaya başlarken yaşanan duraksamalarla karakterize edildiğini belirterek, zamanla iletişimden kaçınma, özgüven kaybı ve psikososyal sorunlar doğurabileceğine dikkat çekti. Oruç ve Salınan, “Bireyler takılmalarını telafi etmek için bacak sallama, göz kırpma, kelime değiştirme gibi ikincil davranışlar geliştirebilir; bu da süreci daha karmaşık hale getirebilir” dedi.
Kekemeliğin gelişimsel ve edinilmiş olmak üzere iki grupta ele alındığını aktaran uzmanlar, en sık görülenin okul öncesi dönemde başlayan gelişimsel kekemelik olduğunu, çocukların yaklaşık %75’inde müdahale olmadan akıcılığın geri dönebildiğini, %25’inde ise kalıcılık görülebildiğini ifade etti. Kendiliğinden düzelmenin çoğunlukla ilk 6–12 ay içinde olduğuna işaret eden uzmanlar, ailede akıcılık bozukluğu öyküsü, erkek cinsiyet, 3,5 yaş sonrası başlangıç, 6–12 aydan uzun sürme ve eşlik eden dil-konuşma bozukluklarının kronikleşme riskini artırdığını kaydetti.
“Kekemelik; genetik yatkınlıkların yanı sıra çevresel, nörolojik, fizyolojik ve öğrenilmiş davranışsal etkenlerin bir araya gelmesiyle oluşan çok bileşenli bir yapıdır. Toplumda sanıldığı gibi yalnızca psikolojik bir sorun değildir” diyen uzmanlar, tedavide kanıta dayalı yöntemlerle bireye özgü planlama yaptıklarını ve bu alanda yetkili sağlık profesyonellerinin Dil ve Konuşma Terapistleri olduğunu hatırlattı.
Uzmanlar, kekemeliği olan bireylerle iletişimde terapötik yaklaşımın önemine dikkat çekerek, “Konuşmayı bölmeyin, acele ettirmeyin; ‘rahat ol, nefes al, yavaş konuş’ gibi iyi niyetli cümleler baskı yaratabilir. Dinleyici, nasıl söylediğine değil ne söylediğine odaklanmalıdır” çağrısında bulundu. Artan farkındalık ve profesyonel destekle kekemeliğin sağlıklı yönetilebileceğini vurgulayan uzmanlar, “Kekemelik bir eksiklik değil, bir farklılıktır; önyargısız ve sabırlı bir iletişim ortamı hepimizin sorumluluğudur” mesajını verdi.
BİR CEVAP YAZ
E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir