Denizli
07 Mayıs, 2024, Salı
  • DOLAR
    32.44
  • EURO
    35.05
  • ALTIN
    2347.7
  • BIST
    9003.22
  • BTC
    69462.36$

Beyninizden Mesaj Var

13 Nisan 2021, Salı 11:22
Beyninizden Mesaj Var

Merhaba sevgili dostlarım, sizlere kendi perspektifimden aktardığım, gözümüzün önünde duran ama asla farkına varmadığımız birkaç gerçekle baş başa bırakmadan önce kafamızın içinde ki pek de sağlığına dikkat etmediğimiz organ olan ‘’Beyin’’ hakkında üstünde düşünebileceğiniz bir varsayımla yazıma başlamak istiyorum.

Beyin kendine kendi adını verebilmiş tek organdır. Nihayetinde bu organı ilk keşfeden ve ona isim veren kişi de bunu yapmak için keşfetmiş olduğu organı kullanmaktaydı. Sizce de muazzam bir olay değil mi? Beyin önce dünyada ki her şeyi keşfetmiş, iyi ve kötü tüm araştırmaların ve sonuçların öncüsü olmuş, binlerce duruma açıklık getirmişken kendi sırlarını hala daha tam anlamıyla açığa çıkarmış değil. Belki de ona yeterli önemi vermiyor ve gerçekten beyin sağlığımıza gereken özeni göstermiyor olduğumuz için bize istediğimiz sonuçları sağlıklı bir şekilde aktarmıyordur.

Bu organın içinde ki bölümler hemen hemen canlıların çoğunda benzerlik göstermektedir ancak biz insanları diğerlerinden ayıran şey Ön-Beyin dediğimiz ( Frontal Korteks ) kısmının diğerlerinden fazla gelişmiş olmasıdır. Bu kısım bizim düşünerek hareket etmemizi sağlayan bölümdür. Yani buradan çıkardığımız sonuca bakarsak İnsan olabilmenin ilk adımı düşünmektir. Pozitif bir yaşam ve huzurlu bir insan olma yolu ise, Pozitif düşünceden geçmektedir. Peki, pozitif düşünce için gerekli olan yaşam biçimi nedir?

‘’Zihinsel antrenman’’ bu kavramı daha önce hiç duydunuz mu? Hadi buna biraz açıklık getirelim:

Öncelikle öğrencisi olduğum değerli akademisyen Prof. Dr. Rıdvan Ekmekçi’nin ‘’Sporda Zihinsel Antrenman’’ Kitabından bu kavramın gerekliliklerini daha detaylı öğrenebileceğinizi söylemek isterim. Ve kendisine bu eşsiz, beyin kullanım kılavuzu niteliğinde ki eseri için saygılarımı sunar, eğitim hayatımda büyük bir rol oynadığı için teşekkürü borç bilirim. J

Zihinsel antrenman yapmak için öncelikle beynin de vücutta ki kaslar gibi gelişime açık ve belirli periyotlarla güçlenebilen bir yapıya sahip olduğunu araştırmak, anlamak ve kabul etmek gerekir. İnanmak gelişim sürecinin en temel ilkesidir. Peki, nedir bu zihinsel antrenmanın gereklilikleri?

Uyku saatiniz, vücudun melatonin döngüsüne uygun şekilde 23:00 – 4:00 arasında olmalı ve 8 saatten fazla uyumamalısınız. Beyin, ışığa ve frekanslara duyarlı olduğu için uyuduğunuz ortam karanlık ve radyo frekansı yayan cihazlardan arındırılmış olmalıdır. Ve akşam yatmadan önce bu organla iletişim kurmayı, istediğiniz zihinsel ve fizyolojik ortamın hayalini kurmayı rutin haline getirmelisiniz. Özetle başarabileceğinize inandığınız öncelikli hedeflerinizi zihniniz de canlandırın. Buna imgeleme tekniği denir. İmgeleme, istekleriniz doğrultusunda planlarınız ve hedefleriniz ile ilgili önceden beyninize bir haber vererek ilerleyen süreçte zihinsel dayanıklılık ve verimliliğinizi arttırmak için zemin hazırlamasını sağlar. Ve bu iletişimde olumsuz konuşmalardan uzak durmaya özen gösterin.

Başarısız olmamak için ne yapmamalıyım diye düşünmek yerine başarılı olmak için neler yapmalıyım diye düşünmeye özen gösterin. Yapacak olduklarınıza odaklanırsanız bir süre sonra zaten yapmamanız gereken şeyler ile yapmanız gerekenler yer değiştirmeye başlayacaktır. Sürece inanın ve asla pes etmeyin.

 Peki, bağırsaklarımızın beynin pozitif düşünce yolunda büyük bir rol oynadığını biliyor muydunuz?

‘’Mutluluk’’ hepimizin peşinde olduğu kavram sanırım. Mutlu ve huzurlu bir beyin için gerekli olan hormon ‘’Serotonin’’ dir.  Ve çoğunluğu yediğimiz yiyecekler karşılığında bağırsaklarda üretilir. Örnek vermek gerekirse Muz içerdiği triptofan molekülleri aracılığı ile tüketildiği zaman beyinde ki serotonin düzeyini yükseltmekte önemli bir rol oynar. Ve 4/3’ü su olan vücudumuz için her saat bir bardak su içmeyi ihmal etmeyin.

Tüm bunları bir kenara bırakıp bir de doğru bilinen bir yanlışı tartışalım.

‘’Stres, insan sağlığına zararlıdır’’ Peki, sizce de öyle mi? Evet dediğinizi duyar gibiyim. Aslında stres bugüne kadar yaptığımız tüm faaliyetlerin ilk basamağıdır. Bir şeyler yolunda gitmediğinde ya da tehlike arz eden bir durumda, stres yaşarız. Ve bu stres, bizim içinde bulunduğumuz durumdan çıkmamız için gerekli bir sinyaldir. Stresi yok etmeye çalışmak ya da yok etmek, bu hayattaki misyonumuzdan bizi uzaklaştırır. Doğru olan ise stres ile yaşamayı öğrenmek ve bu stresi doğru yönlendirmektir. Farklı bir örnek ile yazıma son vermek istiyorum.

Diyelim ki bir fabrikayı inceliyoruz ve gördüğümüz manzarada işçilerin hepsi iş birliği içinde çalışıyor ve performansları maksimum düzeyde ayrıca fabrika içi üretim ve tüketimde tüm kaynaklar en kaliteli malzemelerden seçiliyor. Fabrikanın iç ve dış ortamı gayet temiz ve sağlıklı tutuluyor. Aynı zamanda içerde ki gerginliği atmak için tüm işçilerin günde 1 saat kendilerine göre dinlenme zamanları var. Sizce de bu fabrikanın patronu mutlu değil midir? 

İşte güzel dostlarım bu fabrikada bahsetmiş olduğumuz işçiler sizin vücudunuzdaki kaslar ve organlardır. Bu durumun iyileşmesi için spor yapmak ve hareketli yaşamak çok önemlidir. Fabrikada kullandığımız malzemelerin kalitesi gibi yediğimiz ve içtiğimiz tüm besinlerin kalitesine özen göstermeliyiz. Günde bir saat de olsa tüm vücudu dinlendirmek, derin düşünme (Meditasyon) yapmak, işleyişin devamında verimliliği arttırmaktadır. İç ve dış temizlik konusuna gelecek olursak gerek fiziksel gerekse zihinsel olarak giydiklerimiz, konuştuklarımız ve aklınıza gelen her konuda pozitif olmaya çaba göstermek, tüm bu sürecin yönetiminde doğru zemini hazırlamak için en temel basamaktır. İşin sonunda mutlu ve güçlü olan patronun kim olduğunu konuşmaya gerek yoktur umarım. Patron işte o unuttuğumuz organın ta kendisi. Ayrıca unutmayın ki statü ancak bu temel ilkelerle yükselişe geçer. Güçlü bir fabrika ve mutlu bir patron ile herkes ortaklık kurmak ister.  Çalışanlarınızı doğru yönlendirmeyi ve fabrikanıza gereken özeni göstermeyi unutmayın.

Bu yazıyı okumanızı sağlayan beyniniz artık sizin de onun hakkında bir şeylerin farkında olduğunuzu biliyor.  O çoktan harekete geçti bile sıra sizde, kim bilir belki de bu yazıyı okumanız için sizi o yönlendirmiştir… J

Sevgilerle.

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.