3ü
Denizli
19 Mart, 2024, Salı
  • DOLAR
    30.36
  • EURO
    32.97
  • ALTIN
    1985.0
  • BIST
    8487.2
  • BTC
    43506.093$

Denizli'de mühendislik hizmeti görmemiş binalar var

07 Kasım 2020, Cumartesi 10:53
Denizli'de mühendislik hizmeti görmemiş binalar var

Türkiye gerek yüzölçümünün gerekse nüfusunun %90’ından fazlasının deprem tehlikesi altında olduğu bir deprem ülkesidir. Deprem tehlikesi, belirli bir zaman içerisinde hasara sebep olabilecek depremin meydana gelme olasılığı olarak tanımlanabilir. Bir bölgede mevcut yapı stoğu depreme dayanıklı ise o bölgede deprem tehlikesi olsa bile depremden dolayı hasar ve kayıp riski çok düşüktür. Ancak, deprem tehlikesi altındaki bir bölge aynı zamanda depreme dayanıksız yapılara da sahip ise çok ciddi can ve mal kaybı riski vardır.

Depremlerin olmasını önlemek mümkün değildir. Bu durumda hasar ve kaybın azaltılması için akılcı ve bilimsel çözüm yeni yapıları depreme dayanıklı olarak tasarlayıp inşa etmenin yanı sıra mevcut yapı stoğunu da deprem davranışı açısından gözden geçirmektir. Mevcut yapılar içerisinde deprem davranışı yeterli seviyede binalar olacağı gibi deprem davranışı yetersiz binalar da olacaktır. Deprem davranışı yetersiz binaları belirleyip gerekli önlemleri alarak (binanın depreme karşı güçlendirilmesi veya yıkılıp yerine yeni bir binanın yapılması) olası depremlerde meydana gelecek kayıpların azaltılması mümkündür. Bu çözüme alternatif başka bir seçenek de yoktur. Vatandaşların ama daha da fazla kamu otoritesinin bu bilinç ve sorumlulukla üzerine düşeni yapması gerekir. Bu bilincin tüm toplumda yer etmesi açısından toplum yararını gözeten medyaya da önemli görev düşmektedir.

Öncelikle ısrarla belirtmek gerekir ki, bir yapı depreme karşı dayanıklı olarak tasarlanmış ise bu yapı cami, okul, kilise, konut, otel, sanayi yapısı, gazino vb. hangi amaçla kullanılıyor olursa olsun depremi önemli bir sıkıntı yaşamadan atlatacaktır. Ancak aynı yapı eğer depreme dayanıklı olarak tasarlanmamış ise yine hangi amaçla kullanılıyor olursa olsun bir depremde çok ciddi hasar alacak belki de göçecektir.

Bir hususa daha değinmek gerekir. Bir binanın deprem performansının incelenmesi ve güçlendirilmesi çalışmalarının, binadan bilgi alınmasından gerekli hesapların yapılmasına ve projenin yerinde uygulamasına kadar titizlikle yapılması gerekir. Bu konuda yetkin inşaat mühendislerinin gözetiminde ve kontrolünde güçlendirilen binalar depremlerde istenen performansı gösterebilmektedir. Ancak, işin ehli olmayan insanlar tarafından yanlış olarak güçlendirilen binalar depremlerde hasar almakta, göçmektedir. Burada teşhisi doğru koymak gerekir. Deprem performansı yetersiz mevcut binaların güçlendirilmesi tüm dünyada etkin olarak kullanılan (yani işe yarayan) bir yöntemdir. Ancak, yanlış kişiler tarafından yapılan yanlış güçlendirme çalışmaları (güçlendirme dememek de gerekir) hiçbir işe yaramayacaktır. Basit bir sağlık sorununda bile, gitmesi gereken doktoru titizlikle araştırıp bulan kişilerin, inceleme ve güçlendirme konusunda da titizlikle doğru kişileri araştırıp bulması zor değildir. Zira ülkemizde, bu konuda yetkin birçok akademisyen ve tasarımcı inşaat mühendisi vardır. Denizli de, bu konuda PAÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü’nün birikimini ve tecrübesini önemli bir imkan olarak kullanabilmelidir.

Hem yeni yapıların depreme dayanıklı olarak tasarlanması hem de mevcut yapıların deprem performanslarının tespiti ve güçlendirilmesi için ülkemizde ilgili yönetmelikler bulunmaktadır. Amerika, Japonya, Yeni Zelanda gibi deprem tehlikesi altındaki diğer ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de deprem yönetmelikleri, bilimsel ve teknolojik gelişmeler ışığında güncellenmektedir. Türkiye’de depreme dayanıklı yapı tasarımı ile ilgili son dört yönetmelik 1975, 1998, 2007 ve 2018 tarihlidir. Mevcut yapı stoğunda, farklı tarihli bu yönetmeliklerin yürürlükte olduğu dönemde yapılan bir çok yapı bulunmaktadır. Burada önemli olan husus şudur: Türkiye’de depremler sebebi ile ortaya çıkan hasar ve kayıpların ana sebebi yapıldıkları yıl yürürlükte olan yönetmeliklere uygun bina projelerinin hazırlanmaması ve/veya hazırlanmış projelere uygun imalat yapılmamasıdır. Örneğin, 1975 tarihli yönetmelik hükümlerine göre projelendirilip projesine uygun olarak inşa edilen birçok yapının meydana gelen depremleri iyi bir performans göstererek atlattığına dair örnekler vardır. Bir yapının depremde ciddi hasar almasının sebebi tek başına eski olması olamaz. Örneğin, 1990 yılında yapılmış bir yapı, o zaman yürürlükte olan yönetmeliğe göre projelendirilmiş ve projesine tam olarak uyularak inşa edilmiş ise bu yapının deprem davranışı açısından riskli olduğunu söylemek doğru olmaz.Ama hangi yıl ve hangi yönetmelik hükümleri geçer iken yapılırsa yapılsın hem projesi hem de projesinin imalatı ilgili yönetmelik hükümlerine göre yapılmamış bir binanın deprem performansı açısından sakıncalı olduğu söylenebilir. Bu binanın mühendislik hizmeti almamış olarak nitelendirilmesi gerekir.

Denizli’nin ciddi deprem tehlikesi altında bulunduğu, şehrin mevcut yapı stoğu içerisinde mühendislik hizmeti almamış, depreme dayanıksız binaların olduğu sır değildir. Dahası, Denizli’deki prefabrik sanayi yapıları içerisinde de deprem performansı yetersiz ama ciddi bir deprem görmediği için şimdilik faaliyet gösteren bazı yapılar olduğunu söylemek gerekir. Şehirde, özellikle kamu yapılarının incelenmesi ve güçlendirilmesi ile ilgili birçok çalışma yapılmıştır. Ama bıkmadan, usanmadan depreme hazırlanmaya devam edilmelidir. Şahıslara ait binaların incelenmesi ve gerekiyorsa güçlendirilmesinin maliyeti genellikle bina sahiplerinin isteksiz davranmasına gerekçe oluyor. Ama olası bir depremde binada ortaya çıkacak mal ve can kaybının yanında, bu maliyet gerçekten de çok düşüktür. Aynı şekilde, milyonlarca liralık makinaların çalıştığı, milyonlarca liralık ticaret yapılan, onlarca insanın çatısı altında emek harcadığı bir prefabrik sanayi yapısının incelenip gerekiyorsa güçlendirilmesinin maliyeti, bir depremde ortaya çıkacak ekonomik kayıp ve can kayıplarının yanında çok düşük kalacaktır.

Kısaca, zararın neresinden dönülse kardır. En büyük israf, beynimizi (akıl) ve yüreğimizi (vicdan) kullanmamaktır.

                Prof. Dr. Ali Haydar KAYHAN, PAÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.