Denizli
27 Nisan, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.44
  • EURO
    35.05
  • ALTIN
    2347.7
  • BIST
    9003.22
  • BTC
    69462.36$

Seçim mi dediniz?

27 Mart 2024, Çarşamba 11:13
Seçim mi dediniz?

İster genel ister yerel seçim olsun seçimlerin amacı yönetici seçmektir. Lakin bu yöneticilerin görevi ya da işi halkı yönetmek değildir. Hiyerarşi ve görev tanımı içinde mekanizmayı yönetmektir; devletin kamusal yetkilerini idare etmek, bürokratik işlemleri yürütmektir.

Bunlar ister cumhurbaşkanı, ister belediye başkanı olsun, kamu görevlisidirler ve işleri, mekanizmanın düzgün çalışmasını sağlamaktır. Halkı değil, hükümeti ve sistemi yönetmekle mükelleftirler. Halkın öncelikle temel ihtiyaçlarını, sonrasında da refahını sağlamakla görevlidirler. Yani kamuya hizmet etmeye talip olmuş kişilerdir ve küçük dağları onlar yaratmadılar.

Hükümeti ya da belediyeleri yönetmeye talip olan adayları evvelinde bize sordular mı? Bir anket ya da genel bir kamuoyu yoklaması yapıp, ‘’Bu kişi ülkeyi ya da belediyeyi yönetsin mi, yoksa başka biri mi yönetsin’’ dediler mi? Biz, önümüze getirileni seçmek zorunda mıyız? Ülkede milyonlarca insan varken, o milyonlarca insanın içinde bu idare etme, sevk etme, yönlendirme işini ahlaklı, eğitimli, liyakatli, layıkıyla yapabilecek binlerce insan varken, biz neden istemediğimiz adayları seçmek zorunda olalım. Siz demokrasi oyunu oynayacaksınız diye biz neden istemediğimiz bir yaşam sürelim?

İktidarıyla, muhalefetiyle dertleri ülke değil, koltuk iken, tek adam rejimin sebep olduğu sorunlar arşı aşmışken, tek adam rejimini kanıksayan ve meşrulaştıran muhalefete mi güvenelim, sorunların ana müsebbibi iktidara mı güvenelim?

İktidarın ve muhalefetin iş birliğiyle, ihtiyaçlar hiyerarşisinin en temel basamağında olan beslenme, barınma, güvenlik ihtiyaçlarının bile karşılanmadığı, bir işin yapılması için bir kişinin ağzından çıkacak talimatın beklendiği, sınırların kevgire döndüğü, toprakların-limanların satıldığı, önüne gelene vatandaşlık verildiği, beyinlerin göçtüğü, doğanın talan edildiği, tarım ve hayvancılığın yok edildiği, kaynakların sömürüldüğü, eğitimin kalitesizleştiği, halkın mutsuz olduğu, Anayasa’nın sadece bir kitapçık olarak kaldığı, laikliğin uygulanmadığı, halkının açlık sınırında yaşadığı, yabancı kabul ve besleme merkezi haline geldiği bir ülke durumuna getirdiler güzel ülkemizi. Ama bütün bunları kanıksamamamız ve kanıksatmamamız gerek.

Siyaseti rant merkezi haline getirip, kişisel kazanç elde etmek, servetlerine servet katmak için kullanıyorlar. Yanlış yapıyorlar ama yaptıkları yanlışın sonuçlarına katlanmıyorlar. Akıl dışı ekonomik ve sosyal politikaların ceremesini neden halk çekiyor? Akıl dışı politikaları yapanların neden kendileri çekmiyor? Sonuçlara hatayı yapanın katlanması gerekirken, neden halk katlanıyor? Çünkü hukukun dişlileri dönmüyor.

Siyaset içinde yer alan aktörlerin samimi olmadıklarını, kaygılarının ülkenin istikbali olmadığını, önceliklerinin halk olmadığını hepimiz görüyoruz. Çözüm üretmek bir yana, sorunun kendisi olan bir siyaset denklemi var ortada.

Çözüm, bu denklemin dışında, halkın kendisinde, bunun için de halk olarak okumamız gerek, yani ilk emri uygulamamız gerek. Kur’an-ı Kerim’deki ilk emir, sadece Kur’an-ı okumak değildir; önce Kur’an- ı okumak, etrafımızda olup biteni okumak, doğayı okumak, hayvanları okumak, insanları okumak, siyasetçiyi okumak, siyaseti okumak, zihnimizi yukarı taşıyacak kitapları okumak, yaratılışı okumaktır. Bütün bunları doğru okuyunca çözüm kendiliğinden gelecektir. Neticede, seçtiğini yaşarsın.

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.