3ü
Denizli
19 Mart, 2024, Salı
  • DOLAR
    30.36
  • EURO
    32.97
  • ALTIN
    1985.0
  • BIST
    8487.2
  • BTC
    43506.093$

Psikanalizin İlk Kadın Hastası: Bertha Pappenheim

04 Temmuz 2020, Cumartesi 16:21
Psikanalizin İlk Kadın Hastası: Bertha Pappenheim

Bertha Pappenheim yaşamıyla bende iz bırakan kadınlardan biridir. Viyana’da Yahudi bir ailenin kızı olarak dünyaya gelmiştir. Genç yaşında yaşadığı ağır psikolojik sorunlar ömrü boyunca kapanması imkânsız yaralara sebebiyet verir. Bertha’nın çocukluğuna indiğimizde annesinden hiç sevgi görmemiş, bütün şefkati babasında bulmuş küçük bir kızla karşılaşırız. Annesinin daha küçük bir çocukken onu aşağılaması daha o yıllarda rüyalarında yer edinmeye başlar. Bu gördüğü rüyalarda da annesinin soğuk ve acımasız tavırlarıyla karşılaşır. Bertha büyür, yirmi bir yaşında genç bir kız olur ancak onunla birlikte bilinçaltına sıkıştırdığı sorunlar da büyür. Uyku sorunları, zaman zaman kendini gösteren kısmî felçler, konuşma bozuklukları ve gördüğü çeşitli sanrılar sonucu ailesi bir doktora başvurmaya karar verir.

Bizi Bertha ile tanıştıran kişi ise ünlü Avusturyalı fizyolog Josef Breuer olmuştur. Bir aralık ayı Pappenheimlerin evine çağırılan Breuer ile birlikte Bertha’nın tedavisi başlar. Bizler Bertha’yı yakın bir tarihe kadar “Anna O.” vakasındaki merak edilen kadın olarak biliyorduk. Anna O.’nun Bertha Pappenheim olduğunu ise Ernest Jones’dan öğrendik. Breuer neden Anna O. diyordu? Bu sorunun cevabında da Breuer’un hastalarının isimleri konusunda uyguladığı kodlama sistemi devreye girmektedir. Breuer hastasının isim ve soy isminin baş harfinden bir önceki harfi alarak hastasının adının gizli kalması açısından böyle bir kodlamada bulunurdu. Psikanalizin kurucularından Breuer, Bertha’ya histeri teşhisini koyar ve hipnoz, konuşma kürü gibi tedavileri uygular. Konuşma tedavisine Breuer ‘’baca temizleme’’de demiştir. Bertha zaman zaman iyileşir ancak bu hiçbir zaman tam anlamıyla olmaz. Bertha’nın hastalığının yeniden ortaya çıkmasının temelinde babası görülür. Çünkü Bertha’nın babası akciğer hastadır ve Bertha da babasına iyi bakamadığını düşünüp kendini suçlar. Özellikle babasının yanındayken gördüğü sanrılar histeri krizlerinin tekrar baş göstermesine yol açar.

Breuer, Anna O. Tedavisinin Freud’a göre zirve noktasındayken tedaviyi bırakır. Freud’a göre de bu büyük bir hatadır. Breuer’un Bertha’yı terk edişi Bertha’da erkeklere karşı güvensizliği de getirir. Onun sıkı bir feminist olmasının altında yatan sebeblerden biri de ilgi duyduğu Breuer’un onu bırakıp gitmesidir.

Bundan sonra Bertha’nın neler yaşadığını belgelerden ve tanıklardan öğrenebiliyoruz. Sürekli şehir şehir gezen Bertha kendini kadın hakları savunuculuğuna vermiştir. O, göçmen bir kuş gibi oradan oraya savrulur. Kadın ticaretine karşı konferanslar verir, yoksul çocuklarla ilgilenir. Edebiyatı da güçlü olan Bertha, kadın dergilerine yazılar yazar. Ömrü boyunca sürekli çalışır ve hiç kimseyle samimi ilişkiler kuramaz. Hiç kimseye güvenmez ve hiç evlenmez. Onu tanıyan kişilere de: “Beni kimse unutmasın, unutulmak istemiyorum.” der. Ben eğer bu yazıyı Bertha Pappenheim için yazıyorsam onun bu dileğini biraz da olsa yerine getirebilmiş sayıyorum kendimi…

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.