BİZLE OLUR

20 yıldır, aynı iktidar, aynı muhalefet, aynı yüzler, aynı beylik sözler, aynı kısır çekişmeler, aynı çözümsüzlükler, alamadığımız arpa boyu yollar, maalesef yitirdiğimiz, Cumhuriyetin ilk yıllarında edinilen bütün kazanımlar ve değerler, katlanarak büyüyen sorunlar, üstüne eklenen yeni sorunlar –sığınmacılar, yeni moda yolsuzluklar- aşınan, aşındırılan etik değerler, istismar edilen dini değerler… Bütün bunlara rağmen, her şeye ama her şeye rağmen zararın neresinden dönersen yeğdir ve hiçbir şey için geç değildir düsturuyla, asla pes etmeyen ruhumuzla çalışıp, çabalamalıyız.

Bizim, bu kısır döngüden çıkabilmemiz için, şahsi menfaatlerini önceleyen, halkın bulunduğu durumu önemsemeyen, gelir dengesi terazisinin ayarını çok büyük ölçüde bozan siyasi erklere değil; önceliği toplumun refah ve huzuru olan, ahlaklı, fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür, vatansever, Atatürkçü, bilge, etik değerlere bağlı, akılcı, dünya okuması yapabilen, adil ve eşitlikçi, kibar, kültürlü, güçlü, naif, saygılı, sevgili, araştıran, sorgulayan, hak yemeyen, aklı fesatlığa-yolsuzluğa çalışmayan, genç, dinamik zihinlere ihtiyacımız var. Tek adam sistemine ve zihniyetine değil, kolektif sisteme ve zihniyete ihtiyacımız var. Kolektife çalışacak akıllara ihtiyacımız var.

Ve kolektif düşünen-kolektif kurgulayan kişiler aslında o kadar çok ki; Köy Enstitüleri gibi ülkemizin geleneksel, aynı zamanda katma değer üreten, insana yatırım yapan sistemlerini araştıran, anlatan, eğitim-öğretimin yaşayan bir olgu olduğunu bilen, eğitim konusunda çaba içinde olan, Atatürk’ü anlayan ve anlatan Pınar Ayhan mesela. Tarım reformu konusunda müthiş fikirleri olan, atalık tohumlarımıza ve köylerimize-köylümüze sahip çıkan, köyleri mahalleye dönüştüren yasanın ne denli zararlı olduğunu diline pelesenk eden, her açıdan donanımlı Cem Seymen mesela. Tarihini bilmeyen bir toplum geleceğini kurgulayamaz gerçeğinden hareketle, gerçek-belgeli tarihi anlatan Sinan Meydan mesela.  Müthiş bir sivil toplum örgütlenme becerisine sahip, yardım ve yardımlaşma duyarlılığı son derece yüksek olan Haluk Levent mesela. Gerçek bir ekonomist olan, liyakatı, eğitimi, bilgisi tartışma götürmeyen Özgür Demirtaş ve Artuğ Çetin mesela.

Kolektifin deneyimli halleri; yaşanmışlıklarını, tecrübelerini, bilgilerini, görgülerini, ilkelerini, erdemlerini paylaşacak, yol gösterecek, doğru yapılan eylemler sonrası sırt sıvazlayacak, güç verecek çınarlar var mesela; Prof. Dr. İlber Ortaylı, Hukukçu Emine Ülker Tarhan, Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen, Dr. Naim Babüroğlu, öğrencisi olmakla gurur duyduğum ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümünün değerli hocalarından Prof. Dr. Hüseyin Bağcı, Av.Hüseyin Cimşit, Gazeteci Banu Avar ve daha niceleri…

Mesela diye belirttiğim bu isimlerin hepsi aslında biziz, BİZ hepimiziz…  Bizle olur, bizle düzelir, bizle güzelleşir ama bizim öncelememiz gereken de evvela akıl, sonra ahlak ve erdem…