Sonra Ekonomi

Toplumları ayakta tutan ilişkiler ağının içerisinde çok önemli bir yere sahip olan ekonominin temeli üretim sektörü, üst katları ise bu üretimi sunan, pazarlayan hizmet sektörüdür.

Ekonomi her türlü gelişmeden, olumlu-olumsuz etkilenir; eko sistemin değişimi, coğrafi değişimler, hastalıklar, savaşlar, virüsler, bakteriler vs. akla gelebilecek her şeyden etkilenir.

Ekonomiyi yönetmek devlet eliyle hükümetin işidir. Yönetilemeyen ekonomi toplum yaşamını olumsuz etkiler. Yönetilemeyen ekonomide, işsizlik büyük oranda artar, üretim azalır, istihdam azalır, insanlarda gelecek kaygısı artar, beyin göçü ortaya çıkar, ihracat azalır vs.

Bunları zaten yaşıyoruz, zaten toplum olarak ekonomik bir dar boğazdaydık, bir de dünyayı etkisi altına alan virüs salgını ortaya çıktı.

Üretim sektörü zorda, hizmet sektörü zorda; esnaf işletmesini açamıyor, para kazanamıyor, ama kirası, faturaları, vergisi, sigorta primi işlemeye devam ediyor.

Ötelemek çözüm değil, işletmesini açtığı vakit, o anki zaman zarfında bütün bunları ödeyebilecek parayı çıkartabilecek mi ki de kapalı olduğu dönemdeki borçlarını ödeyebilsin? Satış garantisini, müşteri garantisini kim veriyor?

Bu işletmelerde, fabrikalarda çalışan ve tek geliri maaşı olan esnaf ve işçilerin, şu durumda nasıl geçindiklerini bilen var mı?

Satıp para kazanacağı umuduyla aldığı mallar için çek kesen esnafın çekleri karşılıksız olunca ne olacak?

 Virüs tehlikesine rağmen, aynı ortamda çalışan yüzlerce işçinin sağlığı önemli değil mi?

Zor günler için yıllardır biriktirilen ihtiyat akçeleri nerede?

Ve bir absürt komedi gibi bunca ekonomik ve sosyal bilinmezliğin, alacakaranlık kuşağının ortasındayken Kanal İstanbul için ihale açmak ne demek?

Koyun can, kasap ise et derdinde misali, insanlar canlarının derdinde, bugünü nasıl çıkarırım derdinde iken, yoklukla boğuşurken neyin kanalı?

Buraya harcanması öngörülen milyarların geçim güçlüğü çeken insanların derdine kullanılması gerekir. Bu ortamda kanal lüks bile değil, abesle iştigaldir, insanlarla dalga geçmektir.

Şu yaşadığımız büyük salgının sebebinin doğa ile barış içinde yaşamayı başaramadığımız olduğunu, doğadaki tüm canlara saygı duymayışımız olduğunu iktidar hala anlayamadı mı da hala doğaya saldırıyor?

Suyun önemini şu ortamda bile anlamayanlar, ilerleyen zamanlarda su sorunu yaşayacağımız bilimsel verilerle ortada iken, su havzalarını yok edecek kanal projesinin susuzluk demek olduğunu da anlamıyorlar sanırım.

Eko sistemi bozacak, yerkürenin canını yakacak bir projedeki ısrar neden?

Bir insanı ortadan ikiye bölmekle aynı şey bu, doğayı rahat bırakın, kanal İS-TE-Mİ-YO-RUZ!!!