EŞİNİZİ NE KADAR TANIYORSUNUZ?

Merhaba sevgili dostlar.

Bugün yine evlilikleri ve dolayısıyla eşleri ilgilendiren, oldukça önemli ve hassas olduğunu düşündüğüm, eşlerin birbirine yaklaşımını, empati kurma duygusunu ve karşılıklı anlayışı çok etkileyen bir konu üzerinde yazmak istedim.

Eşinizi ne kadar tanıyorsunuz?

Bu soruyu öncelikle kendinize sormanızı rica ediyorum; "Eşimi ne kadar tanıyorum?"

Ya da şöyle değiştirin soruyu; Eşimi "gerçekten" tanıyor muyum?

Konuya klasik sorularla devam etmek istiyorum. O yüzden, şimdi lütfen elinize kağıt kalem alın ve aşağıdaki soruları yazılı olarak yanıtlayın:

Eşinizin herhangi bir sağlık sorunu var mı?

Örneğin; herhangi bir şeye karşı alerjisi, astımı vb. var mı?

Görme sorunu nedeniyle gözlük kullanıyorsa camları kaç derece?

Kaç numara ayakkabı giyiyor?

Giyecekleri kaç beden?

Ne tür giyecekleri seviyor, spor mu, şık mı vb.?

Sevdiği ve sevmediği renkler hangileri?

Tatil yapmayı en çok istediği yer neresi?

Özel zevkleri konusunda neler biliyorsunuz?

Çok sevdiği ve hiç sevmediği yemek/ler hangisi?

Kitap okumayı sever mi?

Okuyorsa tür kitaplara ilgisi duyuyor?

En son hangi kitabı okudu?

Hangi türde müzikleri severek dinliyor?

Hangisinden hoşlanmıyor?

Hangi ses sanatçısını dinlemek ona iyi geliyor?

Hangisinin sesini/müzik türünü beğenmiyor?

Hangi oyuncunun filmlerini büyük bir zevkle izliyor?

Hiç hoşlanmadığı oyuncu kim?

Onu üzen nelerdir?

Neleri yapmaktan mutlu olur?

Hangi konularda çok hassas?

* * * * * * * * *

Şimdi de şu soruları yanıtlayarak devam edebilirsiniz:

Eşiniz, aile içinde ve sosyal ortamlarda nelerden hoşlanmıyor?

Kimleri sevmiyor (arkadaş, akraba vb.), kimlerle bir araya gelmek istemiyor, neden?

Hayatında neyi ya da neleri değiştirmek istiyor?

Geçmişinde yaşadığı hangi zamanı tekrar yaşamak istiyor, ya da tam tersine bir daha asla yaşamak istemediği neler var?

* * * * * * * * *

Ve gelelim en can alıcı yere;

Eğer eşinizin çocukluğunu tam olarak bilmiyorsanız, çocukluğu hakkında tüm ayrıntıları size anlatmadıysa onu yeterince tanımıyorsunuz demektir.

Kendisi çocukluğunu anlatmak istedi mi, anlattı mı, anlatırken dinlediniz mi?

Neler yaşadığını sordunuz mu?

Mutlu ya da mutsuz olduğu zamanlarda neler hissettiğini biliyor musunuz?

Mutlu anlarını dinlerken belki gülümsediniz, ama yüzü gülerken siz de mutlu oldunuz mu?

Acılarını anlatırken, siz belki iyi niyetli olarak "Aynı acıları tekrar anımsayıp üzülmesin" düşüncesiyle eşinizi susturmaya mı çalıştınız, yoksa sarılıp acılarını paylaştığınızı mı gösterdiniz?

Eşinizin geçmişinde canını yakan yaşanmışlıklarını bilmiyorsanız onu tanımıyorsunuz. Belki de siz  evliliği sadece hep gülmek eğlenmek olarak görüyorsunuz, ki elbette haklısınız. Ama eşinizi tanımazsanız, acılarını ve mutluluklarını bilmezseniz, ondan uzaksınız demektir.

Eşinizi tanıdığınızı düşünüyorsanız, onunla mutluysanız ve seviyorsanız, ona ''İyi ki varsın ve iyi ki hayatımdasın'' deyin.

Tanımadığınızı düşünüyorsanız ve eğer tanımak istiyorsanız, kendisi hakkında bilmediğiniz ne varsa ona sorun, her şeyini öğrenin ve gerçekten tanımaya çalışın.

Eşinizle arkadaş olun, dost olun, karı koca olun, can olun, CANDAŞ olun.

Saygıyla, sevgiyle, güvenle, sağlıcakla ve mutlu kalın, hoşça kalın değerli dostlar.

RESİTAL AİLE – EVLİLİK VE İLİŞKİ DANIŞMANLIĞI

Ailevi ve bireysel konularda her türlü sorunlarınızın çözümü konusunda destek almak için bizimle iletişime geçebilirsiniz.